Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Gerçekleştirilememiş Hayatlar

Yazı: Deniz Sude Erkmen‘’İnsanın en ağır yükü, gerçekleştiremediği potansiyelidir.’’ Diye bir söz okumuştum bir yerde. Çok etkilendiğim bir söz oldu çünkü bu hayata en büyük geliş amacımızın var olan potansiyelimizi gerçekleştirmek ve kendimizi bulmak olduğunu düşünmekteyim.Kendini GerçekleştirmeHepimiz çoğu zaman hayatımızı ne istediğimizi bulmakla geçiririz ve bu hiçbir zaman tam anlamıyla sonlanmaz belki de. Uzun bir …

Yazı: Deniz Sude Erkmen

‘’İnsanın en ağır yükü, gerçekleştiremediği potansiyelidir.’’ Diye bir söz okumuştum bir yerde. Çok etkilendiğim bir söz oldu çünkü bu hayata en büyük geliş amacımızın var olan potansiyelimizi gerçekleştirmek ve kendimizi bulmak olduğunu düşünmekteyim.

Kendini Gerçekleştirme

Hepimiz çoğu zaman hayatımızı ne istediğimizi bulmakla geçiririz ve bu hiçbir zaman tam anlamıyla sonlanmaz belki de. Uzun bir yolculuk olan bu süreçte şahsi fikrim ne istediğimizi bulana kadar, pratiğe döküp deneme yanılma yoluyla ne istemediğimizi bulmak daha faydalı olacaktır. Maslow’un teorisi olan ihtiyaçlar hiyerarşisini ele alırsak, en üst piramitte ‘’Kendini gerçekleştirme’’ olduğunu görürüz. Bu kendini gerçekleştirme durumu diğer piramitlerdeki ihtiyaçları sağlıklı bir şekilde karşıladığımızda gerçekleşiyor. Yani birey, bir kategorideki ihtiyaçları tam olarak gideremeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine, dolayısıyla kişilik gelişme düzeyine geçemiyor. Buradan da anlıyoruz ki insan önce kendini tanımalı ve ihtiyaçlarını giderebilmeli ki kendini gerçekleştirebilsin.

‘’Ağaç değilsin, yerini değiştir’’

Toplum ve sistem bize bir yere köklenmemiz gerektiğini yıllarca empoze etmeye çalıştı. ‘’Konforundan çıkma, şehrini değiştirme, bir işinde kal, okulunu bitir, 30’una gelmeden evlen.’’ Gibi toplumsal dayatmalarla kendi potansiyelimizi ortaya koymamızdaki en büyük engel oldular. 4 seçenek arasına bizi sıkıştırıp, daha kendimizi, dünyayı farkında değilken büyük bir sınava sokup hayatımızı değiştirecek bir sınava girmemizi istediler. Kimilerinin sayısal zekâsı yüksekken, kimilerinin sözel ve sosyal zekâsı yüksek ve küçük yaşta okullarda bunlar fark edilip, testler yapılıp ona göre yönlendirilmesi gerekirken, bu eksikliğin getirmiş olduğu sonuçlar dolayısı ile yanlış bölümler, yanlış seçimler ve kendini bulamama veya kendini geç bulmalar ortaya çıkmıştır. 

Kendi kabuğunu oluştururken risk almak güzeldir 

Terapistimin bir makaleden okuduğu ve bana anlattığı çok güzel bir anekdotu vardı. Istakoz sert bir kabukta yaşayan yumuşak bir hayvan ve bu sert kabuk genişleyemiyordu. Istakoz büyüdükçe, bu kabuk onu daha da çok sıkıştırıyor ve ıstakoz kendini basınç altında ve rahatsız hissediyor. Kendini avcı balıklardan korumak için, kayaların altına gidiyor. Kabuğunu çıkarıp atıyor ve yeni bir tane üretiyor. Zamanla büyüdükçe, kabuk rahatsız bir hal alıyor. Tekrar kayanın altına gidiyor ve bunu çok kez tekrarlıyor. Istakozun büyümesine olanak sağlayan tetikleyici, onun rahatsızlık duymasıdır. Peki sen rahatsız olduğunda kabuğunu yenilemek için ne yapıyorsun?

Kaynaklar

Ekoyapidergisi.org 

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Editör

Editör

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir