Bir Değişik Dünya: Leziz Kadavralar

Yazı: Melisa Güller

Augustina Bazterrica’nın Leziz Kadavraları’ı, artık hayvan etinin zehirli olduğu, artık et için bazı insanların tüketildiği bir kanibalistik ütopyayı anlatıyor. Son zamanların en iddialı kitaplarından olan orijinal ismiyle Tender is The Flesh, okuyucuya yaşadığı dünyayı, devleti, toplumu sorgulatacak bir macera sunuyor.

Arjantinli yazar Augustina Bazterrica’nın bu romanı 2017 yılında İspanyolca olarak yayınlandı, daha sonrasında 2020 yılında İngilizce’ye çevrildi ve popülerleşti. 

Leziz Kadavralar’ın bu kadar ilgi çekmesinin ardında Orwell’imsi bir konunun seçilmesi ve bu distopik dünyanın aslında bizim dünyamızdan çok da farklı olmadığı gerçeği var tabii. The New York Times’tan Daniel Kraus , Leziz Kadavralar’ı “güçlü” bir roman olarak tanımladı; haksız da sayılmaz. Leziz Kadavralar, kapitalizme karşı güçlü bir eleştiri yapıyor. Bizim dünyamızda var olan hiyerarşi sisteminin benzerinin yer aldığı Leziz Kadavralar’da yenen, yenilmek için doğan/doğdurulan insanlar ve bu insanları yiyen, ayrıcalıklı diğer insanlar var.

Ana karakterimiz Marcos, mazbahada çalışan ve yenilmeyen ayrıcalıklı insanlardan; ancak bu ayrıcalığı onun bazı gerçekleri görmesine engel olmuyor kitabı okurken anladığımız üzere.

Kitabı aynı zamanda genel olarak et tüketimine bir eleştiri olarak görmek de mümkün, bazı eleştirmenlerin dile getirdiği üzere. Gerçekten et tüketen bir insan olarak kendinizi sorgulamaktan geri duramıyorsunuz da okurken. 

Leziz Kadavralar, bir toplumun kriz anlarında nasıl organize olarak “delirebileceğinin” örneğini görmek isteyenler için mükemmel bir kitap önerisi.