röportaj: Dilara Yiğit Çukur, Kırmızı Oda ve Vatanım Sensin gibi televizyon dizilerinin yani sıra çeşitli tiyatro oyunlarında yer aldı. Halen Samsun Sanat Tiyatrosu'nda kurucu-sanat yönetmeni ve oyuncu olarak yer alan Sevgili Yaşar Gündem ile tiyatro ve oyunculuk üzerine konuştuk. Bize vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ederiz.Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ndeki eğitiminizin ardından kariyerinizi sanat yönetmenliği ve tiyatro …
röportaj: Dilara Yiğit
Çukur, Kırmızı Oda ve Vatanım Sensin gibi televizyon dizilerinin yani sıra çeşitli tiyatro oyunlarında yer aldı. Halen Samsun Sanat Tiyatrosu’nda kurucu-sanat yönetmeni ve oyuncu olarak yer alan Sevgili Yaşar Gündem ile tiyatro ve oyunculuk üzerine konuştuk. Bize vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ederiz.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ndeki eğitiminizin ardından kariyerinizi sanat yönetmenliği ve tiyatro yönünde şekillendirdiniz. Sizi sanata bağlayan en önemli unsur nedir? Bize, mesleğinizin sizin için taşıdığı anlamdan bahseder misiniz?
İnsan olmanın en önemli olgusu üretmektir. Bunun dışında yaşadığı süre içerisinde değer katmak ve yararlı olmaktır. Tiyatro yaptığım sahnede kaldığım süre içerisinde izleyenler ile yaşama dair, kaygılarımı düşüncelerimi paylaşıyorum. Bu bağlamda aslında birlikte üretmiş oluyoruz. Sanat benim için etkileşimdir. İzleyen kitle ile birlikte olmak ve birlikte nefes almak benim için en önemli olgu olmuştur.

Kariyeriniz boyunca Çukur, Kırmızı Oda, Vatanım Sensin gibi yapımlarda yer aldınız. Sektörün farklı noktalarında çalışmak oyunculuğunuzu ne yönde etkiledi?
Televizyon ve sinema diğer sanat dallarından bir tanesidir. Kesişen noktamız oyunculuktur. Sahnede oynamak, kamera önünde oynamanın elbette ayrı teknikleri var. Yapılan her yeni proje, oyunculuğa yeni bir adım gibidir benim için. Sahneye koyduğumuz her oyunda, yeni bir dizide bir sinema setinde farklı yönetmenler ile farklı karakterleri çalışmak oyunculuğumu geliştirdiği gibi hayatıma yeni heyecanlar katmıştır. Heyecan eşittir adrenalindir adrenalin eşittir yaşama sevincidir. Hep çocuk kalabilmek bu sektörde üretmeyi gerektirir.
Ah Şu Çılgın Türkler ve Gölgesinde Çınarın adlı tiyatro oyunlarında hem rol aldınız hem de yönetmenliğini yürüttünüz. Edindiğiniz deneyimler doğrultusunda toplumun gelişimi ve değişimi için tiyatro nasıl bir önem taşıyor?
Tiyatro aydınlanmanın bir aracıdır. Çağdaş toplum olabilmek istiyorsak hayatımızda eğitimin, ilimin, bilimin, sanatın çokça yeri olmalıdır. Tüm bunlara rağmen sahne sanatları izleyicisine yağmurun yağdığını haber verir. Şemsiye tedarik edemez. Her birey şemsiyesini kendi almak zorundadır.

Hem sahnede hem de ekranda çeşitli rollerle yer aldınız. Kendinizi yakın hissettiğiniz bir rol oldu mu? Sahne ile ekran arasında ne gibi farklar var?
Kendimi yakın hissettiğim an kendimle kaldığım andır. Metinlerde oynamamız istenilen rol neyse doğal olarak bizden uzaktır. Biz onu canlandırmak eti kemiğe büründürmek seyirciye izletmek isteriz. Bu isteğimizde oynamayı sevmekten geliyor. Sahnede o an da oynamak durumundasınız. O an yaşanır ve geçer. Ekran karşısında sahnede ki gibi o andasınızdır ama bir yanlışlık olduğunda tekrar çekilebilmektedir. Her iki üretimde de anda kalmak önemlidir.

Gün geçtikçe ilerleyen teknoloji ile beraber dijital dizi ve film platformları vazgeçilmezimiz oldu. Bu mecralar özellikle dizilerin prestijlerini olumlu mu yoksa olumsuz mu etkiliyor?
Değişmeyen tek şey değişim. Dün telefon yoktu bugün akıllı telefonlar var. Dün televizyon yoktu bugün üç boyutlu gösterimler söz konusu. Kısaca su akar yolunu bulur.
“Kuvay-ı Milliye Destanı” yapıtı tek kişilik bir oyun şeklinde seyirciyle buluşturdunuz. Sahnede tek başınıza yer almak size nasıl bir deneyim kazandırdı? Yeni proje fikirleriniz var mı?
Tek kişilik gösteriler tiyatronn en zor yapımlarıdır. Tek başınasınızdır. Aslında tek değilsinizdir. Hazırlık süreci bayağı kalabalık bir kadro ile oluşturulur. İster tek kişilik ister çok kişilik olsun, paylaşılmak istenilen bir cümle vardır, önemli olan onu doğru kurgulayabilmek ve doğal aktarabilmektir. Hayatta olduğumz süre içerisinde yeni projeler hep olacaktır.

Tiyatro, dizi ve sinema gibi projelerde yer aldınız. Kendinizi hangi türde daha iyi ifade ettiğinizi düşünüyorsunuz? Hangi alan size daha yakın?
Oyuncu oynamak ister. İster televizyon ister sahne ister beyaz perde önemli olan anlatılan konudur. Yukarıda da bahsettiğim gibi paylaştığınız cümleye inandığınız zaman size ait bir şeyi üretiyor olursunuz.
Hem sinema filmlerinde hem de televizyon dizilerinde uzun bir süredir yer alıyorsunuz. Bu bağlamda izleyici kitlesinin değişimi ve gelişimi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Yaşamda herşey değişirken izleyicinin değişmemesini beklemek doğal olmaz. İzleyici de bu gelişmeden payını alacaktır. Bizim coğrafyada asıl sorun. Eğitimin kalitesinin azalması, insan taleplerinin insani yönde değil kapitalizmin dayattığı tüketim yönünden artması. Sanatsal öğretim de kalite düştükçe izleyici de bundan payını alacaktır. Ve memlekette bugünlerde ister istemez gösteri sonrası selfi çektirme yarışına giren bir kitle ile karşı karşıyayız.
Sizi takip eden ve bir idol olarak gören heyecanlı gençler var. Bu sektörde yer almak isteyen genç yeteneklere verebileceğiniz tavsiyeler var mı?
Gençlere önerim herkesin söylediği gibi okumalarıdır. İlk bakışta sıkıcı gibi gelebilir ama günümüzde herşeyi artık çarçabuk tüketiyoruz. Çabuk sıkılıyoruz. Hemen terk ediyoruz. Sevgilimizi, evimizi, uğraşlarımızı, arkadaşlarımızı. Sanatla uğraşmak isteyen gençlerin benliğinin bir yerlerinde inat hikayeleri olmalı. İnatçı olmalı. Bugünden yarına şöhret peşindde olmamalı ki olamaz da zaten. Şunu sormalarını isterim; Niçin Tiyattro yapıyoruz? Tiyatro yapınca ne olacak? Veya tiyatro yapanlara soruyorum, tiyatroyu hayatınızdan çıkarttığınızda ne yapabilirsiniz? Tüm bunların ışığında öncelikle insan olarak iyi bir insan mıyız? Aynaya bakarak bu soruyu soralım. Çevreye duyarlı mıyız? Diğer insanlara saygılı mıyız? Ülkemizi seviyor muyuz? Özetle iyi insan mıyız? Cevap evet ise o insanın üzerine tiyatro sanatçısı da kurgulanır, bilim adamı da kurgulanır, işadamı da kurgulanır.

Sevgi ve dostlukla.