röportaj: Dilara Yiğit İTÜ Devlet Konservatuarı’nı başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra Barcelona, Londra ve Girne gibi çeşitli şehirlerde performanslarını sergiledi. Halen Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdüren Sevgili Salih Gündoğdu ile yeni albümü "Salt" ve deneyimleri üzerine konuştuk. Sorularımızı cevaplayıp bize vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ederiz.Lisans ve Yüksek Lisans eğitiminizi İTÜ Türk …
röportaj: Dilara Yiğit
İTÜ Devlet Konservatuarı’nı başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra Barcelona, Londra ve Girne gibi çeşitli şehirlerde performanslarını sergiledi. Halen Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdüren Sevgili Salih Gündoğdu ile yeni albümü “Salt” ve deneyimleri üzerine konuştuk. Sorularımızı cevaplayıp bize vakit ayırdığı için kendisine teşekkür ederiz.
Lisans ve Yüksek Lisans eğitiminizi İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda başarılı bir şekilde tamamladınız. Müziğe ve sanata olan ilginiz nasıl başladı? Müziğe yönelmenizi sağlayan en büyük etken neydi?
Müziğe olan ilgim annem sayesinde başladı. Annem hep türkü dinleyen ve ayrıca sesi çok güzel bir hanımefendidir. Böyle bir annenin çocuğu olmak en büyük şansım oldu. 1 yaşına geldiğimde yavaş yavaş konuşabiliyordum, televizyonda duyduğum şarkıları da tekrar etmeye başladım. O dönemlerde çok meşhur olan Grup Lâçin’in “Hadi Güzelim Şeker Ezelim” adlı bir şarkısı vardı. O şarkıyı 2 yaşımdayken söyleyebiliyordum. Bu şekilde müziğe olan ilgim ortaya çıktı. İlerleyen yıllarda, ilkokul çağlarına geldiğimde müziğe daha ciddi olarak yönelmemi sağlayan gelişmeler oldu. İlkokul 3. sınıfta bir yıl sonu etkinliği planlanmıştı. Etkinlik içerisinde kısa bir konser olacaktı. Sınıfı konsere hazırlamak üzere belediye konservatuarından bir koro şefi geldi. İlk çalışmamızda “Sivas’ın Yollarına” adlı türküyü kim okumak ister dediğinde parmak kaldırdım. Herkesin severek dinlediği o güzel türküyü sınıfın önünde seslendirdim. Çok beğenildi. Yıl sonu etkinliği sonrasında koro şefi aileme: “Salih’i muhakkak halk müziği çocuk korosuna kaydettirin” diye bir öneride bulundu. Bu öneriyi duyan ailem ertesi sene 4. sınıfa geldiğimde beni Türk Halk Müziği Çocuk ve Gençlik Korosu’na kaydettirdi. Kısaca müziğe ve sanata ilgim ilk olarak annemin beni türkülerle büyütmesiyle; bu ilginin ciddi bir yöne dönmesi ise 3. sınıfta verilen yıl sonu konseri sonrası oldu.

2009 yılında ATV’de yayınlanan Bir Şarkısın Sen programında solo performanslarınızı seyirci ile buluşturdunuz. Ekran karşısında hem müziğinizi sergilemek hem de dinleyicilerinize ulaşmak size nasıl bir deneyim kazandırdı?
Bir Şarkısın Sen programına katıldığımda lise 1. sınıfa yeni başlamıştım. O yıllarda televizyon daha sık izleniyordu. İnternet ve sosyal medya platformları pek yaygın değildi. Gösterdiğim performanslar oldukça ilgiyle karşılandı. Aldığım yorumların çoğu “13 yaşındaki bir çocuğun ses ve saz icrası nasıl bu kadar olgun olabilir” şeklindeydi. Tüm Türkiye’nin ekran başına kilitlenip izlediği bir programda yer almak müzik kariyerim adına harika bir başlangıçtı. Bana kattığı en önemli deneyim sahne tecrübesiydi. Benim için erken yaşanan büyük bir kazanımdı. Program boyunca önemli sanatçılarla tanışma fırsatım oldu ve bilgi birikimlerinden faydalandım. Bazılarıyla halen görüşmeye devam ediyorum.

Meslek hayatınız boyunca Barcelona, Londra ve Moğolistan, Girne gibi çeşitli şehirlerde performanslar sergilediniz. Dünya’nın farklı yerlerinden müzikseverlerle buluşmak sanatınızı etkiledi mi? Yabancı dinleyicilerden Türk müziği ile ilgili dönüşler alıyor musunuz?
Dünyanın farklı şehirlerinde konser verme şansım oldu. Hepsinin benim için yeri ayrı. Burada özellikle Moğolistan konserinin altını çizmem gerekiyor. 2022’nin Nisan ayında T.C Ulanbator Büyükelçiliğimizin davetiyle Moğolistan’a davet aldım. Oluşturduğum toplulukla birlikte Türk Halk Müziğinin seçkin repertuvarından eserler hazırlayarak sunduğumuz konserler Moğolistan halkı tarafından büyük ilgiyle karşılandı. Ayrıca konserde Moğolistan Halk Orkestrası ile Aşık Veysel’in Kara Toprak eserini ve bir Moğol halk ezgisini seslendirdik. Çok anlamlı bir kültürel arası buluşma oldu. Konser sonrasında Ulanbator’da farklı ülkeleri temsil eden Büyükelçilerin bizlere göstermiş olduğu ilgi ve müziğimizle alakalı söyledikleri sözler bizim için gurur kaynağıydı. Bunun dışında bir İngiliz öğretmenin konser sonunda yanımıza gelip ağladığına şahit oldum. Bu vesileyle T.C. Ulanbator Büyükelçimiz Sn. Zafer Ateş’e davetleri için çok teşekkür ediyorum. Son olarak ifade etmeliyim ki; kendi müziğinizi farklı coğrafyalarda icra etmenin yeri gerçekten manevi olarak ayrı oluyor. Kültürü taşımak, tanıtmak ve sürdürmek bir sanatçının yapması ve hedeflemesi gereken en önemli şey bence.

Bağlamada daha çok yöresel tavırlar üzerine ilerlediniz. Ayrıca Sinan Ayyıldız ile ‘’şelpe tekniği’’ de çalıştınız. Bağlama konusunda yeni teknikler öğrenmek ifade biçimlerinizi ne şekilde etkiliyor?
Çok güzel bir soru! Kendimi bağlama icrasında bir joker gibi yetiştirmeye çalıştım. Çünkü sadece yerel değil, dünya müzisyeni olma amacım vardı. Bu vesileyle bağlama çalışmalarımda her tekniği öğrenmeye gayret ettim. Bunda da naçizane başarılı olduğumu düşünüyorum. Hem mızraplı hem de şelpe icrasını eşit olarak önemseyip icra etmemdeki temel amaç çalıp söyleme ağırlıklı olan müziğimi çeşitlendirmek ve zenginleştirmekti. Ne kadar farklı ve çeşitli icralar yapabilirsem alana katkım o kadar fazla olur diye düşündüm hep. Bu bilgi ve kazanımların müzikal ifademi derinleştirmek ve büyütmek adına bana çok büyük bir yol açtığını da ifade etmem gerek.

Lisans eğitiminiz boyunca değerli isimlerden dersler aldınız. Aynı zamanda siz de şu an Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde mesleğinizi sürdürmektesiniz. Hem alanınızla ilgili yeni bir şeyler öğrenirken hem de mevcut bilgilerinizi öğrencilere aktarırken nelere önem verirsiniz?
Akademik hayatımda daha fazla zaman ayırdığım alan “Türk Halk Müziği Ses İcracılığı ve Yorumculuğu”. Yazılarımı ve araştırmalarımı aktif olarak bu alanda üretmeye gayret ediyorum. Öğrencilerimin bu alana aidiyet ve farkındalık kazanmaları için teorik bilgi dışında tarihi ve sosyal açıdan geçmişe yönelik bilgiler veriyorum. Bu sayede onları icra edecekleri eserlere de hazırlıyorum.

Bunun dışında Sinan Ayyıldız ile ortaya koyduğumuz yeni notasyon anlayışıyla, eğitime yönelik ses icrası notaları yazıyorum. Kaynak kişilerin icra ettikleri eserlerde yer alan motif, süsleme ve nüansları tüm detaylarıyla notaya alıp derslerimde öğrencilerime öğretiyorum. Buradaki amacım öğrencilerimin seslendirdikleri icraları aynı zamanda nota üzerinde net olarak anlamaları. Eğer icra ettiğiniz bir eserin her detayını anlayabiliyorsanız, onu geliştirebilirsiniz. Aksi takdirde gelişiminiz belli bir noktada durur. Bu düşünceyle halk müziğinin nota ve icra farklılıklarını azaltarak yeni notalar üzerine çalışıyorum. Tabii notanın belli bir noktadan sonra her şey olmadığını da söylemeliyim. Ama eğer bunu akademiye taşıyarak büyütmek istiyorsak, bilimin gerekliliklerini de ortaya koymak zorundayız diye düşünüyorum. İcracı olacak bir nesil yetiştiriyoruz ve bu nesil belki de önümüzdeki 50 senenin müziğine etki ediyor olacak. Yapmış olduklarımızın böyle bir sorumluluğu da var.
Son olarak sorduğunuz soruya ek olarak ifade edeyim. Bir eseri öğretme şeklim her motifi küçük parçalara ayırarak öğrencime tekrar ettirmek ve en sonunda tüm parçaları birleştirmek. Kendim de öğrencilik yıllarımda hep böyle çalışırdım, halen de devam ediyorum…
Sinan Ayyıldız ile birlikte oluşturduğunuz ‘’Salt’’ adlı albümünüz tüm dijital platformlarda yayına girdi. Daha önce 2021 yılında ‘’Anadolu’nun Ezgi Hazinesinden Alıştırmalar” adlı bir kitap yayınladınız. Yürütmekte olduğunuz projelerden bahseder misiniz? Sanatseverleri neler bekliyor?
Sinan Ayyıldız ile yaklaşık 1 yıldır çalıştığımız “SALT” adlı albüm projesini 25 Ağustos günü yayınladık. Bu albüm birlikte ürettiğimiz ilk albüm. Beraber bir albüm yapma isteğimiz uzun zamandır vardı. Albümümüz geleneksel halk müziğini, bağlama ailesi ve ses icra düzenleme anlayışı ile sunma fikri taşıyor. İçerisinde toplam 7 eser var ve 6’sı farklı bölgelerden anonim türküler, 1’i ise Zülfü Livaneli’ye ait İnce Memed. İkili olarak müziğimizle dinleyenlere yeni bir soluk getirmeyi diliyoruz.
Aynı zamanda belirttiğiniz gibi 2021 yılında Sinan Ayyıldız ile beraber “Anadolu’nun Ezgi Hazinesinden Alıştırmalar” adlı kitabı yayınlamıştık. Bu kitap, geleneksel saz icra biçimlerini saz icracılarına çalıştırma amaçlı olarak hazırlanmış ve özellikle Konservatuvar eğitmenleri ve öğrencilerinin ilgisiyle karşılanmıştı. Bu sayede geçtiğimiz yıllarda birçok üniversiteden atölye çalışması daveti aldık ve kitabımızın önemli detaylarını öğrencilere uygulamalı şekilde aktarma fırsatı bulduk. Yeni dönemde de atölye çalışmalarımız devam edecek gibi gözüküyor.

Aktif olarak yürüttüğüm ve çalışmalarına devam ettiğim müzikli tiyatro şeklinde bir Aşık Veysel projesi var. Değerli tiyatro sanatçısı Yıldırım Şimşek ile ortak çalışıyoruz. Bu projeyi gerçekleştirmek adına sponsor arayışlarımız sürüyor. 2023 yılı bitmeden sahnelemek istiyoruz.
Ayrıca “SALT” albümü sonrasında belirli aralıklarla kendi bestelerimden oluşan single çalışmaları yapmayı düşünüyorum. Son yıllarda eser üretimlerime hız verdim. Zamanla dinleyicilerimizle buluşturmak istiyorum.
Son zamanlarda Galatasaray Spor Kulübü’nün futbolcu transferi açıklama kliplerinin müzik direktörlüğünü yaptınız. Özellikle Mauro Icardi klibi 14 milyonun üzerinde görüntülenme alarak sosyal medyada büyük ilgi gördü ve siz de klipte bağlamanız ile yer aldınız. Bu ilgi sizin için ne ifade ediyor?
Galatasaray benim gönül verdiğim takım. Böyle çalışmaların içerisinde yer almak benim için çok değerli. Galatasaray vizyonuna, misyonuna ve markasını değer katacak bir müzik içerisinde emek ortaya koymak gurur verici. Sonuçta bahsettiğiniz klipleri farklı milletten milyonlarca insan izliyor. Orada kadim enstrümanımız bağlamanın yer alması da ayrıca kıymetli. Tüm futbolsever ve müzikseverlerden de güzel tepkiler almak beni ziyadesiyle memnun ediyor. Tabii ifade etmeliyim ki; bu aslında bir ekip çalışması. Özellikle ismini belirtmek istediğim müzik ekibimizde yer alan Batuhan Otu ve Ali Burak Sayın’a da çok teşekkür ediyorum. Ekip çalışmasıyla güzel müzikler ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ayrıca kliplerin başkahramanı Onur Eriş başta olmak üzere değerli ekibine de teşekkürlerimi iletiyorum.

İTÜ Ses Eğitimi bölümünü hem birincilikle kazandınız hem de birincilikle bitirdiniz. Başarılarınız doğrultusunda genç yeteneklere verebileceğiniz tavsiyeler var mı?
İTÜ’lü olmak bir ayrıcalıktı. Hem öğrenci hem de akademisyen olarak değerli yuvamızda yer almış olduğum için çok gururluyum. Hayat beni akademik olarak Ankara’ya taşımış olsa da önemli birikimlerimi İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarında çok kıymetli hocalarım sayesinde oluşturdum. Onlardan aldığım bilgi birikimleri arttırmaya ve vizyon kazanmaya her daim gayret ettim. Öğrenci olduğum zamanlarda olabildiğince disiplinli olmaya çalıştım. Öğrendiklerimin üzerine yeni şeyler katmayı düşündüm. Bu sayede başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdim. Genç yeteneklere en büyük tavsiyem icra ettikleri enstrümanı çok iyi icra etseler bile, kendilerini genel kültür anlamında da geliştirmeleri, bol bol okumaları ve hangi müzik ile ilgileniyorlarsa o müziğin tarihi geçmişini, politikasını ve geçirdiği süreçleri bilmeleri. İyi bir müzik insanı olabilmek sadece icra ile değil, kültürel olarak da gelişim sağlayarak olur kanaatindeyim. Bu kazanımların icradaki yorumlama ve düzenleme fikirlerine de etkisi büyük olacaktır.