Yazı: Kerem Ateş Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler. İçtikçe, susuzlukları artar.-Muhyiddin İbn ArabiKısaca"Portre" Rus yazar Nikolay Gogol tarafından yazılmış bir kısa hikayedir. Gogol ölüm, saplantı ve doğaüstü temalarını bir korku hikayesi üzerinden inceler. "Portre" korku türünün başyapıtlarından biri kabul edilir ve Rus edebiyatının en iyi eserleri arasında yer almıştır. Hikaye yaşarken şeytani güçlere …
Yazı: Kerem Ateş
Maddi hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler. İçtikçe, susuzlukları artar.
-Muhyiddin İbn Arabi
Kısaca
“Portre” Rus yazar Nikolay Gogol tarafından yazılmış bir kısa hikayedir. Gogol ölüm, saplantı ve doğaüstü temalarını bir korku hikayesi üzerinden inceler. “Portre” korku türünün başyapıtlarından biri kabul edilir ve Rus edebiyatının en iyi eserleri arasında yer almıştır. Hikaye yaşarken şeytani güçlere sahip olduğu rivayet edilen bir soylunun portresini odak noktası alır. Portre onunla göz teması kuranlar üzerinde etkiler bırakan şeytani ve uğursuz bir eser olarak tasvir edilir.
Doğaüstü
Portreden, soylunun mükemmel bir betimlemesi olarak bahsedilir. Soylu, gerçek gibi çizilmiş gözleriyle etrafındaki insanlardan bile daha gerçek durur. Portrenin hikayede bu biçimde resmedilişi onun doğaüstü özelliklerini vurgular, çünkü bir resim gerçekten daha gerçek görünemez. Portrenin etrafındaki insanlara tesir etmesi hikayenin ana konularındandır ve hikaye boyunca da portre ona sahip olan insanların hal ve tavırlarını büyük ölçüde etkilemeye devam edecektir. Gogol burada insanın o zamanlarda bile maddiyat tarafından nasıl esir düştüğünü harikulade bir şekilde sembolize etmiştir. Günümüzde de canı bile olmayan mallarımız bizi gönüllü köleleri haline getirmiştir.

Saplantı
Hikayede saplantı teması da çok önemli bir yere sahiptir. Portreyi satın alan kişi uğursuz varlığının tamamen farkında olsa da cazibesinden asla kurtulamaz. Bu aynı zamanda portrenin ayartıcı güçleriyle de alakalıdır. Portrenin önceki sahipleri de hiçbir zaman portreden ayrılamamıştır. Hepsi de tablonun uğursuz ve şeytani olmasını anlamalarına rağmen ellerinde tutmaya devam etmişlerdir. Biz de hayatımızda kendimize zarar verdiğini bilmemize rağmen birçok insan ve madde tutarız. Bu, hikayeden de belli oluyor ki, insanın değişmeyen bir özelliği. Gogol’un burada herhangi bir şeye bu denli bağlanmanın ne kadar zarar getireceğini anlattığını varsayabiliriz.
Ölüm
Ölüm teması da işlenen büyük temalardan biridir. Portre ölü bir soylunun portresidir, ama etrafındaki yaşayan insanlardan bile daha hayatta gözükmektedir. Bu simgeleme ölümün yaşayan insanlar üzerinde nasıl bir güce sahip olduğunu betimler. Portrenin etrafındakilerin hal ve tavırlarını kontrol etme özelliği de bununla alakalıdır, ölüm gibi etrafındakilere tesir eder ve zihinlerini zehirler. İnsan içten içe ölümden hep korkmuştur ve bu korku ölümüne değin hayatını şekillendirmiştir, yani ölmek için yaşamıştır. O zaman ölümden korkmamaya bir erdem demek yerine, hayatı yaşayabilmek için bir gereklilik diyebilir miyiz?
Zamansızlık
“Portre” doğaüstünü, saplantıyı ve ölümü mükemmel şekilde resmederek ve sembolize ederek işleyen korku türünde klasik kabul edilen bir başyapıttır. Daimiyetini koruyan bu temaları işleyişinden dolayı bu hikaye zamansız bir başyapıt olarak raflarımızda yerini alır. Gogol’un hikayeleri ve romanları okuyucuya sürekli olarak bir mesaj vermek yerine soluksuz bir deneyim yaşatarak hikayeyi aklımıza kazır ve böylece mesaj yerine aklımızda üzerinde düşünmeye devam edebileceğimiz hikaye kalır.
Gogol Kimdir?

Nikolay Vasilyeviç Gogol Rus bir yazar, oyun yazarı ve mizah yazarıdır. En iyi Rus yazarlarının arasında yer alır ve “Ölü Canlar” “Palto” “Burun” gibi eserleriyle tanınır. Gogol eserlerinde absurd olaylarla doğaüstünü harmanlayarak hep şaşırtıcı sonuçlar çıkartır. Rusyanın edebi geleneğinin oluşmasının öncüllerindendi ve gerçekçi akımın babalarındandır. Rus edebiyatına ve kültürüne olan etkisi günümüzde bile görülmektedir.