yazı: Şevval Özbek HayatıAdapazarı’nda doğan Sait Faik, ilerleyen yaşlarında eğitimi için ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınır. Lise yıllarında öğretmene yapılan şaka yüzünden sınıfı dağıtılır ve Bursa Erkek Lisesi’nde öğrenimine devam eder ve bitirir. Bursa Erkek Lisesi’nde geçirdiği yıllarda öykü yazmaya başlar ayrıca ilk öyküsü olan Uçurtmalar, Milliyet Gazetesi’nin sanat sayfasında yayınlanır. Lisede sonra İstanbul Üniversitesi’nde bir …
yazı: Şevval Özbek
Hayatı
Adapazarı’nda doğan Sait Faik, ilerleyen yaşlarında eğitimi için ailesiyle birlikte İstanbul’a taşınır. Lise yıllarında öğretmene yapılan şaka yüzünden sınıfı dağıtılır ve Bursa Erkek Lisesi’nde öğrenimine devam eder ve bitirir. Bursa Erkek Lisesi’nde geçirdiği yıllarda öykü yazmaya başlar ayrıca ilk öyküsü olan Uçurtmalar, Milliyet Gazetesi’nin sanat sayfasında yayınlanır. Lisede sonra İstanbul Üniversitesi’nde bir süre Edebiyat Bölümü’nde okur ancak üniversite öğrenimini tamamlamaz. Varlık, Servetifinun, Uyanış ve Ses gibi pek çok dergide yazıları yayımlanır ve büyük üne kavuşur. Sonrasında gazetecilik, ticaret ve öğretmenlik gibi pek çok işte çalışmaya başlar ancak iş hayatı uzun sürmez ve devamında hayatını babasından kalan miras ile idame ettirir ve sadece yazarlık yapar. Sirozdan dolayı henüz 48 yaşındayken vefat eder. Hayatının sonlarında annesiyle birlikte Burgazada’daki köşklerinde kalmıştır ve vefatından sonra bu köşk müzeye dönüştürülmüştür.

Edebi Hayatı
“Her şey bir insanı sevmekle başlar.” diyen Sait Faik bu sözünü destekler nitelikte her kesimden insanla empati kurar ve eserlerinde yer verir. Eserlerinde diğer çoğu yazarlardan farklı olarak esnaf, işsiz, balıkçılar, sokak kadınları, kimsesizler gibi karakterlere odaklanır. İstanbul ve deniz hikâyelerinde en sıklıkla kullandığı mekânlardandır. Hikâyelerinde kişilerin dram noktalarına odaklansa da yaşama sevinci temasından uzaklaşmaz ve bu iki kavramı çok iyi sentezler. Türk Edebiyatı’nda durum öykücülüğü veya Çehov tarzı öykücülük denince akla ilk gelen isim olan Sait Faik’e, 1953’te Amerika’da Mark Twain derneği onur üyeliği verilmiştir ve başarısı uluslararası alanda da kanıtlanmıştır. Hikayeciliği ile ön planda olduğu için pek çok kişi tarafından bilinmese de Sait Faik de bir şairdir. Şimdi Sevişme Vakti adında şiir kitabı vardır.

O Ve Ben
Sana koşuyorum bir vapurun içinde Ölmemek, delirmemek için. Yaşamak; bütün adetlerden uzak Yaşamak…. Hayır değil, değil sıcak dudakların hatırası; Değil saçlarının kokusu Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınaların koptuğu böyle günlerde Ben onsuz edemem. Eli elimin içinde olmalı, Gözlerine bakmalıyım, Sesini işitmeliyim. Beraber yemek yemeliyiz Ara sıra gülmeliyiz. Yapamam onsuz edemem. Bana su, bana ekmek, bana zehir; Bana tat, bana uyku gibi gelen çirkin kızım. Sensiz edemem.

Alıntılar
Söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin, ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kalem kağıt aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmazsam deli olacaktım.

-Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?
Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya… İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa is bulduğu, doyduğu bir dünya.…. Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya… Kafanın, kolun çalışabildiği zamsan insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya…. İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya.