Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Halıcılık Tarihi ve Türklerde Halıcılık

yazı: Eylül GiriftinoğluHalıcılık TarihiHalıcılık tarihi milattan önceki yıllara kadar dayanmaktadır. İlk zamanlarda insanlar ağaçların soyulabilen kabuk ve liflerinden ''yaygılar'' yapmışlardır. Halıcılık sanatının asıl esasları ise neolitik devirlerde evcil koyunların yünlerinin bükülmesi suretiyle kurulmuştur. (Görgünay, 2010) Böylelikle dokumacılıkta kullanılan ilk ham madde koyun yünü olmuş, bunu sırasıyla; kenfili, pamuk ve ipek izlemiştir. (T. T. O. S. …

yazı: Eylül Giriftinoğlu

Halıcılık Tarihi

Halıcılık tarihi milattan önceki yıllara kadar dayanmaktadır. İlk zamanlarda insanlar ağaçların soyulabilen kabuk ve liflerinden ”yaygılar” yapmışlardır. Halıcılık sanatının asıl esasları ise neolitik devirlerde evcil koyunların yünlerinin bükülmesi suretiyle kurulmuştur. (Görgünay, 2010) Böylelikle dokumacılıkta kullanılan ilk ham madde koyun yünü olmuş, bunu sırasıyla; kenfili, pamuk ve ipek izlemiştir. (T. T. O. S. O. ve T. B. B., 1959)

yaygı

Halıcılık bir gelenek, kültür ve sanat olduğu için kökenini bulmak zordur. Bulunan en eski halı örneği ise 1949 yılında Rus arkeolog Rudenko tarafından Güney Sibirya’da, Altay Eteklerinde bir kurganın içinde bulunmuştur. Bulunan bu halı parçasının 5. yüzyıla ait olduğu tespit edilmiştir.

Rudenko’nun Pazırık’ta bulduğu halı 83×200 m büyüklüğünde, kareye yakın koyu ve açık desenli ve gördes düğümlü olup; 10 santimetrekare üzerine 36 bin düğüm ile oldukça ince bir işçilik gösteriyordu. Halı mezarda at iskeletleri üzerinde bulunmuştur. Bu da göstermektedir ki bu halı bir eyer olarak kullanılmıştır. (Diez, Aslanapa, 1955)

Pazırık Halısı

Genellikle halı yapımına milattan önce Türkler tarafından başlandığı kabul edilir. Tanınmış halı bilginleri halıcılığın Türkler tarafından icat edildiğini ve İranlıların da onlardan öğrendiğini kabul etmektedir.

Yazılı olarak ”halı” kelimesine ilk kez Arap tarihlerinde rastlanmıştır. Çankırı milletvekilliği sırasında vefat eden B. Ali Sami, İran’daki konsolosluğu sırasında yaptığı incelemelerin birinde: ”Halı, Türkçe telaffuzu izle ‘kalı’ kelimesi eski Fars kitaplarında yoktur. Bunu İranlılar da itiraf ederler. Oysa ki bu kelimeyi Türkçe Kelime Üretme Sözlüğü’nde kolaylıkla bulabiliriz. Kilimin daha kalını olduğundan ‘kalın’ kelimesi zamanla ‘kalı’ ve ‘halı’ olmuştur.” diye yazmıştır. (Dirik, 1938)

Türklerde Halıcık

Türklerde halı yalnızca bir örtü veya süs malzemesi olarak değil, taht örtüsü olarak da kullanılmıştır. 7. ve 8. yy.’larda da Türkistan, Oğuzelleri, Buhara, Uygur ve Hazar bölgelerindeki tüm Türk ülkelerinde halı
dokunmuştur.

Anadolu Selçuklu döneminden kalma bildiğimiz 23 halı mevcuttur. Selçuklu halılarından ilk sekiz örnek Konya Alaeddin Cami’nde bulunmuştur. Bugün İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde bulunan bu halılar 1905 yılında, Alman konsolosluğunda görevli Danimarkalı Loytdved’in delaleti ile, İsveçli F. R. Martin
tarafından keşfedilmiştir. (Deniz, B. 2008).

Selçuklu İmparatorluğu’nun 1308 yılında yıkılmasından sonra ortaya çıkan Beylikler döneminde de, halı ve düz dokuma yaygılar dokunmaya devam etmiştir: Türk Halı Sanatı Tarihinde Beylikler Dönemi Halıları veya ”XIV-XV. yy. Anadolu Türk Halıları” diye adlandırılan bu halılar genellikle hayvan figürleriyle süslüdür. Bu nedenle ”Hayvan Figürlü Anadolu Halıları” diye de bilinir. (Deniz, B. 2008).

Horozlu Halı

Karamanoğulları, Osmanlı hükümdarı I. Murad’ı Balkanlarda kazandığı başarıdan dolayı tebrik etmiş ve o’na, âdet olduğu üzere, değerli armağanlar göndermişti. Bu armağanlar arasında, dört çifti büyük, beş çifti de küçük ebatta halılar da mevcuttu. Qâli Qarâmânî (Karaman halısı) şeklinde isimlendirilen bu halıların, Karaman’ın neresinde dokunduğu kesin bilinmemekle beraber, günümüzde Karaman ve çevresi Anadolu’nun halı depolarından birisi durumundadır. (F. Sümer, Anadolu’da Türk Halıcılığı’na Dair En Eski Tarihi Kayıtlar, s. 49-50.)

Karaman Halısı

Osmanlı Beyliği de, Selçuklu Halı geleneğini sürdürmekteydi. Osmanlı’nın kurucusu Osman Bey’in oymağı da halı ve kilim dokuyordu.

Erken Osmanlı Dönemi Halıları

Erken Osmanlı Dönemi, XV-XVI. yüzyılları arasına denk gelmektedir. Bu dönemde hazırlanan halıları Avrupalı ressamların tablolarından tanıyoruz. O dönemlerde, ülkelerin kendi talepleri sonucu Avrupa’ya ihraç edilen bu halılar Avrupa’da çok tutulmuştur. Belki bu nedenle ressamlar yaptıkları resimlerde bu halıları fon olarak kullanmıştır. (Deniz, B. 2008).

Erken Osmanlı Devri’nde karşımıza çıkan bir başka halı grubu da kaynaklarda Geometrik Desenli Halılar veya Çengelli Halılar diye adlandırılan örneklerdir; Sözkonusu bu halılar, yanlış bir isimlendirmeyle Flaman
Ressamların Tablolarında Görülen Halılar diye de isimlendirilir. Bunlar özellikle, dönemin ressamlarında Jan Van Eyck ve öğrencisi Petrus Christus ile, Hans Memling’in resimlerinde görülür. (Ş.Yetkin., Türk Halı Sanatı, s.73-74)

Anadolu’da çengelli halı diye tanınan bu örneklerin XVI. yy. ejderli Azerbaycan halılarının (ejderli Kafkas) öncüsü olduğu kabul edilmektedir: Bu halıların, şema açısından, Azerbaycan’da 19. yy.’a kadar kullanıldığı, Doğu Anadolu’dan, muhtemelen Karadeniz yoluyla Avrupa’ya ihraç edildikleri bilinmektedir. (K.Erdmann, Der Türkische Teppich Des 15 Jahrhunderts, s. 61-62; Ş.Yetkin,Türk Halı Sanatı, s.74)

ejder motifli halı

Klasik Osmanlı Devri Anadolu Türk Halıları

Bu devir Osmanlı’nın en parlak ve zengin devridir.

Bu yüzyılda, özellikle İran ve Mısır ile meydana gelen siyasi ilişkiler sonucu, İran ve Memluk sanatını daha
yakından tanıma imkanı doğmuştur. İşte bu dönemde iki halı grubu ortaya çıkar. Bunlardan birincisi Saray Halıları, ikincisi Uşak Halıları’dır. (Deniz, B. 2008).

Saray Halıları

Bu devirde saray ve çevresinde dokunan halılar, saray halıları olarak adlandırılmıştır. Bu halıların Anadolu halılarından tek farkı bu halıların İran düğümü (sine) ile dokunmuş olmasıdır.

Yavuz Sultan Selim döneminde 1516 yılında Mercidabık, 1517 yılındaki Ridaniye savaşları sonrasında İran’dan pek çok sanatçı getirilmişti. (F. Çağman – Z. Tanındı, Topkapı Sarayı Müzesi İslam Minyatürleri, İst. 1979, s. 53; C.) Hatta Kanuni Sultan Süleyman, 1520 yılında, babası Yavuz Sultan Selim’in ölümünden sonra başa geçtiğinde, o günün siyaseti gereği, “babası tarafından Mısır’dan İstanbul’a getirilen 600 kadar tüccar ve ileri gelenleri serbest bırakmış, yurtlarına geri göndermişti. Ayrıca, Çaldıran Seferi’nden sonra Anadolu’ya getirilmiş olan İranlı tacir ve zanaatkârların da ülkelerine dönmelerine izin vermişti” (Ş.Yetkin., Türk Halı Sanatı, s. 107.)

Osmanlı Saray Halısı örneği

Saray halıları bir yüzyıl kadar devam etmiş, XVII. yy.’da ipek ticareti üstünlüğü İran’ın eline geçtiğinde de sona ermiştir.

Uşak Halıları

Uşak Halıları yün malzemeyle ve Türk düğüm tekniğiyle dokunmuştur. Motifleri bakımından Madalyonlu (sofra) Uşak Halıları ve Yıldızlı Uşak Halıları adıyla iki gruba ayrılırlar. (B. Atalay, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Halıları Özel Sayısı, S.32, Ekim 1984)

17. yüzyıl içinde ise ”ejderli halılar” ortaya çıkar. Bu halı stilinde zemin karelere veya eşkenar dörtgenlere bölünür. Bunların da içleri ise bulut (Çin bulutu) motifleriyle süslenir.

17. yüzyılda Uşak halıları adeta rönesans dönemi yaşar: Bu yüzyılda Beyaz Zeminli veya Post zeminli Uşak Halıları diye anılan yeni bir halı grubu ortaya çıkar. Bu halılarda zemin genellikle beyaz renklidir. Ancak içlerinde kırmızı ve mor renkliler de vardır. Motiflerinde benek, kaplan postu görünümlü ve kuş şekilli desenler görülür. (Deniz, B. 2008).

Buradan da görülmektedir ki, halıcılık geleneği kısa kısa yazılarla anlatılacak kadar ‘basit’ bir gelenek değildir. Halıcılık genel kanının aksine İran geleneğinin değil, Türk geleneğinin bir ürünüdür. Bir halı incelendiğinde aslında halının ait olduğu kültürü, geleneği ve fikiri incelemiş oluruz. Halı tarihtir.

kaynakça

Deniz, B. (2008). Anadolu-Türk Halı Sanatının Kaynakları . Akdeniz Sanat , 1 (2) , 0-0 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/akdenizsanat/issue/27687/291875

Görgünay, N. (2010). HALICILIĞIN KÖKENİ ve TÜRK HALICILIĞININ TARİHÇESİ . Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi , 8 (1) , . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunizfd/issue/2979/41277

B. Atalay, Türk Dünyası Araştırmaları, Türk Halıları Özel Sayısı, S.32, Ekim 1984)

Ş.Yetkin., Türk Halı Sanatı, s. 107. / Ş.Yetkin., Türk Halı Sanatı, s.73-74

K.Erdmann, Der Türkische Teppich Des 15 Jahrhunderts, s. 61-62; Ş.Yetkin,Türk Halı Sanatı, s.74

F. Sümer, Anadolu’da Türk Halıcılığı’na Dair En Eski Tarihi Kayıtlar, s. 49-50.

Aslanapa, 0., 1962., Türk Sanatı, S.56-220, İstanbul.

Dirik, K., 1938. Eski ve Yeni Türk Halıcılığı ve Cihan Halı Tipleri Panaroması, İstanbul, S. 7-130

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Sanat Duvarı

Sanat Duvarı

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir