Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Casablanca: Bir Aşk Hikayesi

Yazı: Melisa GüllerCasablanca, yayınlandığı yılın üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen popülerliğini yitirmemiş, günümüzdeki film ve dizilerde kendisine sıkça atıflarda bulunulan enfes bir yapımdır. Film ikinci dünya savaşında bir gece kulübü sahibi olan Rick’in eski aşkı Ilsa ile tuhaf şartlar altında ve ilginç nedenlerden dolayı yollarının yeniden kesişmesini konu alıyor. Kimyanın ekrandan adeta aktığı bu filmde …

Yazı: Melisa Güller

Casablanca, yayınlandığı yılın üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen popülerliğini yitirmemiş, günümüzdeki film ve dizilerde kendisine sıkça atıflarda bulunulan enfes bir yapımdır. Film ikinci dünya savaşında bir gece kulübü sahibi olan Rick’in eski aşkı Ilsa ile tuhaf şartlar altında ve ilginç nedenlerden dolayı yollarının yeniden kesişmesini konu alıyor. Kimyanın ekrandan adeta aktığı bu filmde savaş zamanında aşkın, oldukça naif bir şekilde işlendiğine tanıklık ediyoruz.

1930’ların sonu ve 1940’ların başında yaşanan ikinci dünya savaşı, diğer her savaş gibi yıkıcı ve yakıcı etkilere sebep oldu. Savaş sonunda gittiğinde insanlar normal hayata tekrar adapte olabilmek adına bir umut, aşk, iyilik arayışına düştüler. 1942 yapımlı Casablanca da bu aranan aşkı ve umudu en iyi resmeden filmlerden biri oldu. 

Casablanca, şu anda Morocco’da yer alan en büyük şehir olarak, ikinci dünya savaşında da Kuzey Afrika’da yer alan, savaş adına en stratejik yerlerden biriydi. Filmde Almanlar’ın ve karşısındakilerin düşmanlıklarının sineye çekildiği, nötr bir yer olarak anlatılan Casablanca, gerçek hayatta da aşağı yukarı böyle bir imaja sahipti. Savaştan kaçan mültecilerin yoğunlukta olduğu bir dinlenme alanıydı. Elbette filmde de Rick ve Lisa’nın yollarının kesiştiği yer de bu nadide şehirdi.

Yıllar önce aşkın şehri Paris’te kendi aşklarını yaşamış Rick ve Ilsa’nın mutlu hallerini görüyoruz filmin bir kısmında, tabii aradan geçen yıllar bu iki aşığın yollarının ayrılmasına ve Ilsa’nın bir direniş lideri olan Laszlo ile evlenmesine neden olmuş. Ancak Ilsa bir gün Casablanca’ya dönünce ve Rick’in meşhur repliğinde bahsettiği gibi “tüm dünyadaki tüm şehirlerin tüm batakhaneleri dururken o, Rick’inkine gidince” ve bir de Rick’ten kocasına yardım etmesi adına bir ricada bulununca, aşkları Paris sokaklarını aşıp, Casablanca kaldırımlarına değin ulaşıyor.

Aşk, diğer birçok şey gibi fedakarlık ister tabii. Rick ve Ilsa’nın aşkları da sinema tarihinin en fedakar aşklarından olduğundan Rick, Ilsa’nın eşine yardım etmeyi kabul ediyor. 

Filmin en önemli karakterlerinden biri de Rick’in barında piyanist olarak çalışan Sam. Irkçılığın alelade var olduğu Amerikan dünyasında Sam, siyahi bir karakter olarak Casablanca’yı sabah akşam müziğe doyuruyor. “Çal Sam. ‘As Time Goes By’ı çal.” repliği de filmin en can alıcı sahnelerinden birinde geçiyor.

Casablanca sadece bir aşk filmi değil ancak. Daha fazlası. Savaş zamanında bir oraya bir buraya sürüklenen halkları, mültecileri tanıyan bir başyapıt. Öyle ki oyuncuların çoğu gerçek hayatta da savaştan kaçan ve hayata tutunmaya çalışan isimler. 

Güzel filmler; bir şeyler hissettiren güzel filmler arayışında olanlar için Casablanca, neredeyse yüz yıllık bir cevher olarak izlenmeyi bekliyor.

Rick: Son karşılaşmamız La Belle Aurore’daydı.

Ilsa: Hatırlaman ne güzel. Almanların Paris’e girdiği gündü.

Rick: Kolay unutulacak bir gün değil. Her ayrıntıyı hatırlıyorum. Almanlar gri giymişti, sen ise mavi.

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Editör

Editör

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir