Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Bağlanma Teorisi: İnsan İlişkilerin Şekilleri

Yazı: Semanur Demirİnsan, sosyal bir varlık olarak, diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurma ihtiyacı içerisindedir. Bu ihtiyaç, yaşamın başlangıcında bebeklerin annelerine olan bağımlılığıyla belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Insan yavrusu bakıma muhtaç olduğundan bebeğin anne ile kurduğu bu bağ, hem beslenme ihtiyacını karşılamak hem de çevresel olumsuz etkilerden korunmak açısından kritik bir rol oynar. Bebeğin ilk …

Yazı: Semanur Demir

İnsan, sosyal bir varlık olarak, diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurma ihtiyacı içerisindedir. Bu ihtiyaç, yaşamın başlangıcında bebeklerin annelerine olan bağımlılığıyla belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Insan yavrusu bakıma muhtaç olduğundan bebeğin anne ile kurduğu bu bağ, hem beslenme ihtiyacını karşılamak hem de çevresel olumsuz etkilerden korunmak açısından kritik bir rol oynar. Bebeğin ilk sevgi nesnesi onun açlığını gideren annesidir. Bebek annesiyle kurduğu bu ilişkiler aracılığıyla diğer insanlara karşı bağımlılık, bağımsızlık, güven gibi genel tutumları oluşturmaya başlar. 

Freud’a göre, bu dönemde yeterli bağ kuramayan bireylerde aşırı bağımlılık, edilgenlik, saflık, iyimserlik, onaylanma ve diğer insanlar tarafından desteklenme beklentisi gibi genel kişilik özellikleri ortaya çıkabilir. John Bowlby’in bağlanma teorisine göre ise bu bağlanma, özellikle çocuklar ile ebeveynleri arasındaki ilişkilerde kök salar ve onların yetişkin ilişkilerini de etkiler.

Bebeğin bağlanma sürecinde dikkat ettiği temel faktörler vardır:

  • Kendi içsel durumu: Açlık, korku ve yalnızlık gibi temel ihtiyaçları.
  • Bakıcının mevcudiyeti ve duyarlılığı: Annenin yanında olup olmadığı ve bebeği fark edip etmediği.
  • Çevredeki potansiyel tehditlere dikkat: Kaplan mı var, dolabımda ne saklanıyor gibi.

Bu faktörlerden gelen geri bildirim, belirli davranış modellerini teşvik eder. Çocuk güvende olduğunu hissettiğinde keşfe dalabilir ve gününü oyun oynarak geçirebilir. Ancak tehdit altında hissederse ve bağlanma figürü uzakta ise, beyni güvenli alan arayışında sürekli bir endişe ve kaygı yaratır. Istenen şey, gelişen çocuğun dünyaya keşfetmesine ve risk almasına izin veren güvenlik ve koruma duygusunu oluşturmak ve sürdürmektir

Bu dönem, çocuğun kendine ve dünyaya dair ilk görüşlerinin oluştuğu bir süreçtir. Bebeğin diğer dönemlerinde öğrendiği bilgiler bu ilk temel görüş üzerine kurulur. Araştırmalara göre insanların %60 ı güvenli bağlanırken, kalanı 3 güvensiz stil arasında dağılmıştır. Bağlanma stilleri aşağıdaki gibidir:

Güvenli bağlanma:

Güvenli bağlanan insanlar, diğerlerinin sevgisine layık olduklarını düşünürler. Diğer insanların onlara karşı duyarlı ve güvenilir olduklarını düşünürler. İlişkilerine değer verirler, ancak ilişkilerinden bağımsız bir birey olma yeteneğine sahiptirler. İnsanlarla kurdukları yakınlık ve samimiyet, onlar için rahat ve kolaydır.

Kaygılı bağlanma:

Kaygılı bağlananlar, diğer insanları güvenilir bulurlar. Onlarla bağlanmakta herhangi bir sıkıntı yaşamazlar. Ancak kendilerinin yetersiz olduklarını düşündüklerinden, başkalarına layık olduklarını kanıtlamaya çalışırlar. İnsanların dikkatlerini ancak kendilerini kanıtladıklarında çekebileceklerini düşünürler. Bu insanlar Kendi değerinden şüphe ettiklerinden, ilişkilerde güvende hissetmek için daha fazla güvenceye ihtiyaç duyabilirler. Mesajıma geç cevap verdi, acaba beni aldatıyor mu gibi sorularla güvenli bağlanan bireyler için sorun olmayacak konuları kafalarında felaketleştirebilirler.

Reddedici bağlanma:

Reddedici bağlananlar, insanların ilgisine ve dikkatine layık olduklarına inanırlar. Kaygıları genellikle düşüktür, ancak insanların sürekli olarak yakınlarında olmaları onlar için pek muhtemel değildir. Bu nedenle, kendi kendilerine yetebilmeyi önemserler ve yalnız olmak onlar için rahat bir durumdur. Romantik ilişkilerde bağımsızlıklarını ön planda tutarlar. 

Korkulu bağlanma:

Korkulu bağlananlar, ilgi ve düşkünlüğe layık olmadıklarını düşünürler. Başkaları bunun aksini söylese bile, bu inançlarını değiştirmekte zorlanırlar. Akıllarında genellikle şu sorular vardır: “Ya karşımdaki bana dürüst olmazsa, ya beni kabul etmezse, ya beni kabul ettikleri halde ben başarısız olursam, her türlü canımı yakacaklar ve beni reddedecekler. En iyisi hiç samimiyet kurmamak.”

 Bu bağlanma stilleri, ilişkilerdeki yakınlık, samimiyet ve bağımsızlık düzeylerini etkiler. Güvensiz bağlanma stillerinden birine sahip olduğunuzu farkettiyseniz üzülmeyin, bağlanma türleri değişebilir. Sağlıksız bağlanan biri güvenli bağlanan biriyle romantik bir ilişki kurduğunda ondan güvenli bağlanmayı öğrenebilir. Araştırmalara göre güvenli bağlanan kişiler genellikle güvenli bağlanan kişileri tercih ederken kaygılı ve reddedici bağlanan kişiler birbirlerini partner olarak seçme eğilimindeler. Kaygılı ve reddedici bağlanan kişilerin ilişkileri yıkıcı olabildiği kadar yapıcı da olabilir. Kaygılı bağlanan birey reddedici bağlanan bireyden kendine değer vermeyi, kendiyle vakit geçirmenin önemini öğrenirken reddedici birey de kaygılı bireyden yakınlık kurmayı öğrenebilir. Psikologlar etkili iletişim becerilerini yükseltmeye çalışmak veya çift terapisi ile ilişkiyi desteklemeyi öneriyorlar. Bağlanma stillerini düşündüğünüzde, kendi bağlanma stilinizi tanımlayabilir misiniz?

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Editör

Editör

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir