Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Distopya’da Başyapıt:1984

Haber: Meltem Uygun Genel Bir Bakış1984, İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınan alegorik,distopik ve politik bir romandır. Romanın hikayesi Okyanusya adlı distopik bir evrende geçer. Genel olarak kitaptaki olayların akışına baktığımızda; Okyanusya'da ikinci sınıf muamelesi gören Winston Smith, Büyük Birader için karşıt görüşleri olan biridir. Okyanusya'da yaşayan insanlar devlet aleyhine bir görüş belitmek şöyle …

Haber: Meltem Uygun

Genel Bir Bakış

1984, İngiliz yazar George Orwell tarafından kaleme alınan alegorik,distopik ve politik bir romandır. Romanın hikayesi Okyanusya adlı distopik bir evrende geçer.

Genel olarak kitaptaki olayların akışına baktığımızda; Okyanusya’da ikinci sınıf muamelesi gören Winston Smith, Büyük Birader için karşıt görüşleri olan biridir. Okyanusya’da yaşayan insanlar devlet aleyhine bir görüş belitmek şöyle dursun, devlet adına kötü düşünmek dahi yasaktı. Romanın ilk kırılma anı Winston’un antikacıya girip defter alması ve o deftere Büyük Birader hakkında olumsuz düşüncelerini yazmasıdır. Sonrasında Winston işini sorgulamaya ve neden bu işte çalıştığını anlamaya çalışmaktadır.

Romanın ikinci kırılma anı ise, Winston’un iş yerinin düzenlediği “Nefret Haftası” etkinliğine katılmaması ve istifa etmesidir. Bu kısımdan sonra Winston’un başkaldırısı sonucu yaşanan gelişmeler, yakın arkadaşı Julia ile ilişkisi ve ihaneti söz konusudur.

Distopik Toplum Tasviri

1984’te insanların düşüncelerinin manipülasyon ve tehdit yoluyla kontrol edildiği distopik bir toplum tasvir edilmiştir. Şiddet, sadakat, kontrol ve güç kavramları rejimin merkezinde yer alır. Büyük Birader’in görüntüleri ve sesi, tele-ekranlarda yayınlanmasıyla vatandaşların kültürel kurallara uyması hedeflenir. Bu sayede vatandaşlar uyarılır, yönlendirilir ve tehdit edilirler.

Bu distopya tasvirinde 4 çeşit bakanlık vardır. Bunlar: Hakikat, sevgi, bolluk ve barış bakanlığıdır. Fakat işin garip tarafı bakanlıkların isimleri ile içerikleri zıt bir zemindedir. Okyanusya’da bireylerin düşünceleri “düşünce polisi ” tarafından gözetim altındadır. Düşünce polisinin varlığı, herhangi bir hükümetin ulaşabileceği sınırları tasvir eder.

Okyanusya’da kelime sayısı az ve cümle yapıları basittir. Bu da dili zayıf olan toplumun düşüncelerinin de zayıf olacağını göstermektedir. Bu evrende eğitim sadece parti ideolojilerinin, öğretilerinden oluşmakta ve insanlar hem dilsel hem de düşünsel olarak yozlaştırılmaktadır.

Basında gerçek ve bağımsız haber yapmak bir yana dursun, basın organları olan gazete, dergi ve tele-ekranlar tamamen parti elindedir. Bu toplum tasvirinde bilindik aile yapısı ve akrabalık yoktur. Ailenin asıl amacı parti hizmetine verilecek çocuklar üretmektir. Cinsellik, aşk, sevgi gibi kavramlar yasaklanmıştır ve gerçek sevgi Büyük Birader’e olan sevgidir.

Bu distopik toplum tasviri ile totaliter yaklaşım ile birey üzerinde tahakküm kurduğu ve bireysel-toplumsal kimliklerin benzeştirme çabası içerisinde edindiği; düşünmeyen ve sorgulamayan bireyler, adalet, özgürlük ve eşitlik dağılımının toplumun her kesimi için mutluluk üretmediği bir yaşam alanını ifade eder.

Sonuç olarak 1984 romanı, bireyselliğin, özgürlüğün ve yaratıcı düşüncenin ortadan kaldırılması, geçmişin yok edilişi ve dil-düşünce üzerindeki yozlaşmayı, bilimsel etkinlikleri, toplumsal sınıflara yönelik algıları, siyasal yapıların çelişkisini, insan psikolojisinin yapısını ele alır. Bireyin siyaset, ekonomi, eğitim ve aile gibi kurumlarla ilişkisini ele almış ve güzel bir şekilde işlemiştir.

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Editör

Editör

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir