röportaj: Dilara YiğitSofya Ulusal Sanat Akademisi’ndeki eğitiminin ardından çeşitli ülkelerde eserleri sanatseverlerle buluştu. Geçtiğimiz Haziran ayında ‘’Phantoms III’’ adlı sergisi Türkiye’de izleyicilere sunuldu. Sevgili Kalina Dimitrova ile eserleri ve projeleri üzerine konuştuk. Kıymetli cevapları için kendisine teşekkür ederiz.2001 yılında Sofya Ulusal Sanat Akademisi’nden mezun oldunuz. Bize sanatla olan ilişkinizden ve mesleğinizin sizin için taşıdığı anlamdan …
röportaj: Dilara Yiğit
Sofya Ulusal Sanat Akademisi’ndeki eğitiminin ardından çeşitli ülkelerde eserleri sanatseverlerle buluştu. Geçtiğimiz Haziran ayında ‘’Phantoms III’’ adlı sergisi Türkiye’de izleyicilere sunuldu. Sevgili Kalina Dimitrova ile eserleri ve projeleri üzerine konuştuk. Kıymetli cevapları için kendisine teşekkür ederiz.

2001 yılında Sofya Ulusal Sanat Akademisi’nden mezun oldunuz. Bize sanatla olan ilişkinizden ve mesleğinizin sizin için taşıdığı anlamdan bahseder misiniz?
Sanat, hayatı nasıl algıladığımın bir yansımasıdır ve bu, profesyonel olarak benim için büyük bir tatmin kaynağıdır. Sanat, aynı anda en soyut ve en zorlu çabalardan biridir; özellikle projeleriniz karmaşık ve tamamlanması zaman alıyorsa odaklanmak çok zordur. Ancak sanat, başka hiçbir meslek dalında karşılaşmadığınız bir özgürlük ve deneyim alanı sunar.
Lisans eğitiminizi Duvar Resmi üzerine aldınız. Eserlerinizi ise daha çok farklı araçlarla oluşturdunuz. Duvar Resmine ilginiz var mıydı? Bu ilginiz şu anki çalışmalarınıza yansıyor mu?
Duvar resmi, geniş ölçeği sayesinde bir ivme kazandırır. Bu, beni büyüledi. Sanatçının önce tüm alanı dikkate alması ve ardından bütünün ayrılmaz bir parçası haline gelen, harmonik bir şey yaratması gerektiği bir teknoloji var. Bunu tüm malzemelerle işime yansıtmaya çalışıyorum. Bu durumda düşünme tarzı önemlidir, geri kalan her şey sadece medyadır.
Eserleriniz daha çok fotoğraf, nesne, heykel ve enstalasyonlardan oluşuyor. Eserlerinizi oluştururken nelerden yararlanırsınız? Yapıtlarınızda sizin için en önemli unsur nedir?
Fikirlerim insan faaliyeti ile doğa arasındaki sınırda doğar. Burada, benim için medeniyetle doğal unsur arasındaki çatışma en belirgin olanıdır. Orada sürekli bir mücadele vardır. Bir şey insanın dikkatini çektiğinde, o hemen harabeye dönüyor ve doğa onu geri alıyor ve ona başka bir tür hayat veriyor. Ancak, bir kayıp duygusu, geçmişte ve bulanık bir şeyin hatırası kalır. Perspektif değişiminin bu yönünü hep ilginç bulmuşumdur. Eserlerimde en önemli unsur fikirdir. Malzeme seçiminde öncü olan şey, eserin nasıl görünmesini ve eserin hangi öneriyi sunmasını istediğimle ilgilidir. Farklı malzemelerle denemeyi severim, bu yüzden kendimi sadece birine sınırlamam.

Gabrovo doğumlusunuz ve çalışmalarınızı Sofya’da sürdürmektesiniz. Eserleriniz bu zamana kadar çeşitli ülkelerde sergilendi. Farklı ülkeler ve kültürler görmek çalışmalarınızı etkiledi mi?
Bağlantılı olduğum tüm yerler, dünyayı nasıl okuduğumu kaçınılmaz olarak etkiler. Farklı şehirler, farklı kültürler olayların neden bir şekilde ya da diğerinde meydana geldiğini açıklar. Bu çeşitlilik, çalışma sürecime yaklaşımımı belirli bir ölçüde şekillendirdi. Daha fazla insan tarafından anlaşılabilir bir öze ulaşmak için farklı bakış açılarından yola çıkmaya çalışıyorum.
15 Haziran’da Collect Gallery’nin Juma binasında ‘’Phantoms III’’ adlı serginiz ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Bu sergi aynı zamanda Türkiye’deki ikinci kişisel serginiz. Bize sergideki çalışmalarınızdan ve ana hedefinizden bahseder misiniz?
“Phantoms III” sergim, önceki soruda anlattığım yaklaşımın bir materyalizasyonudur, yani bir kompozisyonda farklı görünüm açılarını birleştirme. Bu temsili mod, üç boyutlu dünyayı düz bir yüzeyde saydam üç boyutlu bir form olarak yansıtan ve önceki yüzyılların sanat tarihinden tanınan bir moda örnektir.
Daha önce, yakın veya uzak geçmişten insan ilişkilerinin kalıntılarını içeren nesneler yaratmaya çalıştığınızı belirtmişsiniz. Sergi içeriklerinde ve tasarım sürecinde nasıl bir profil oluşturmayı amaçlıyorsunuz?
Öncelikle belirtmeliyim ki, yakın geçmişin ve hatta günümüzün kalıntıları beni ilgilendirir, ki bunlar henüz arkeologların ilgi alanına girmemiştir. Örneğin, geleceğin insanına, bir plaj sandalyesinin bir parçasının ne anlatacağını merak ediyorum. Bu plastik parçasının anlamını okuyarak geleceğin insanı, zamanımızın bir hikayesini nasıl oluşturacak? Yakın geçmişin bağlantıları ile şu anki yaşamı araştırıyorum. Sadece 30 yıl önce kablolu TV, internet ve mobil bağlantı olmadan yaşam, örgütlenme olarak tamamen farklıydı. Bu durumda, insanların bu farklılığa nasıl tepki verdiği ve nasıl uyum sağladığı ilgimi çekiyor. Bunların hepsi, isteyerek veya istemeden bıraktıkları izlerde okunabilir.
Geçtiğimiz yıl ‘’Check-In’’ adlı serginiz yine Collect Gallery’de gösterime çıktı. Gerçekliği ve kurguyu harmanladığınız bu çalışmada izleyiciye neler anlatmak istediniz?
Sergi, farklı serilerden eserleri, farklı konuları ve malzemeleri bir araya getirdi, ancak kısaca ve aşırı genelleme riski taşıyarak, farklı gerçeklikleri nasıl hayal edebileceğimizi ve etrafımızda kurduğumuz dünyanın ne kadar kırılgan olduğu izlenimini uyandırmıştır.
Başta Kültür Sanat Duvarı okuyucuları olmak üzere sanatseverlere söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Biraz klişe gelebilir ama gerçekten de sanat olmadan yaşam eksiktir. İstanbul’un ve özellikle Kültür Sanat Duvarı okuyucularının önünde eserlerimi paylaşabildiğim için çok mutluyum.

Kalina Dimitrova: Art, İs How I Perceive Life
After completing her education at the National Academy of Arts in Sofia, her artworks have been exhibited in various countries. Last June, her exhibition titled “Phantoms III” was presented to the audience in Turkey. We had the opportunity to talk to Kalina Dimitrova about her works and projects. We thank her for her valuable answers.
You graduated from the National Academy of Arts in Sofia in 2001. Could you tell us about your relationship with art and what it means to you as a profession?
Art is how I perceive life and having it become my profession gives me a sense of fulfilment. It is one of the most abstract and at the same time difficult endeavours, it is very difficult to stay focused, especially when your projects are complex and require time to complete. At the same time, it gives endless freedom and scope for experimentation that you can afford in few other professions.
You specialized in Mural Painting during your undergraduate studies. However, your artworks are mostly composed using different mediums. Did you have an interest in Mural Painting? Does this interest reflect in your current works?
Mural painting is a discipline that gives momentum with its scale. It captivated me. There is a lot of technology that, together with the architecture in which the work takes place, make the artist first take into consideration the entire space, and then create something harmonious that becomes an inseparable part of the whole. I try to bring this scope to my work with all kinds of materials. In this case, the way of thinking is important, and everything else is just media.

Your artworks consist mostly of photographs, objects, sculptures, and installations. What do you draw inspiration from when creating your pieces? What is the most important element for you in your Works?
My ideas are born in the boundary line between human activity and nature. There, for me, the clash between civilisation and the natural element is most visible. There is also the constant struggle for influence and attention. When man withdraws his attention from something it immediately sinks into ruin and nature takes it back and returns it to another kind of life. However, one is left with a sense of loss, a memory of something past and hazy. This flipping of the perspective of upheaval and decline has always been interesting to me.
The most important element in my work is the idea. Leading in the choice of material are the questions of how I want it to look and what suggestion the work should have. I like to experiment and try different materials, so I don’t limit myself to just one.
You were born in Gabrovo and currently continue your work in Sofia. Your artworks have been exhibited in various countries. Did experiencing different countries and cultures influence your work?
All the places I’m connected to inevitably influence the way I read the world. Different cities, different cultures explain why things happen one way or another. This multiplicity has shaped my approach to the work process to a certain extent. I try through different points of view to reach some essence understandable by more people.
On June 15th, your exhibition titled “Phantoms III” was presented at the Collect Gallery’s Juma building. This exhibition is also your second solo exhibition in Turkey. Could you tell us about the artworks in the exhibition and your main objectives?
My exhibition Phantoms III is a materialisation of the approach I describe in the previous question, to combine different angles of view in a common composition – a representational mode known from the history of art of previous centuries that renders the three-dimensional world in a flat surface, with transparent three-dimensional form that is barely visible.
You previously mentioned that you try to create objects that contain remnants of human relationships, whether from the recent or distant past. What kind of profile do you aim to establish in the content and design process of your exhibitions?
First I must clarify that I am interested in the remains of the recent past and even the present, which are still far from the interest of archaeologists. I wonder what a piece of a plastic beach chair, for example, will say to a person of the future. What a story for our time he will compose reading the meaning of this piece of plastic. I am interested in the connections of the recent past with life now. Just 30 years ago, without cable TV, internet and mobile connections, life as an organisation was totally different. In this case, I am interested in how people react to this difference and how they adapt. All this can be read in the traces they leave willingly or unwittingly.

Last year, your exhibition “Check-In” was also shown at Collect Gallery. In this work where you blend reality and fiction, what did you aim to convey to the audience?
The exhibition combined work from different series, with different topics and materialities, but to put it shortly and with a risk to overgeneralise, it suggested how easily we can imagine different realities and how fragile the world we build around us actually is.
Is there anything you would like to say to art enthusiasts, especially to the readers of Kültür Sanat Duvarı?
It will sound a bit cliché, but I truly believe that without art, life is poor. I am very happy to be able to share my work with the audience in Istanbul and especially with that of Kültür Sanat Duvarı.