Haber: Aybüke ŞimşekLübnan asıllı Amerikalı filozof, şair, romancı ve ressamdır. Lübnan'da dünyaya gelmiştir. Babası tacir Mihail'in oğlu Halil'dir. Annesi Maruni papazı İstefan Rahme'nin kızı Kamile'dir. Halil, Kamile'nin üçüncü eşidir. İlk eşinden Peter, Halil'den ise Cibran(Cübran), Mariana ve Sultane adında çocukları olmuştur. Cibran, beş yaşında Saint Elişa Okulu'na gitmiştir ve burada resme olan yeteneğini keşfetmiştir. Bunun …
Haber: Aybüke Şimşek

Lübnan asıllı Amerikalı filozof, şair, romancı ve ressamdır. Lübnan’da dünyaya gelmiştir. Babası tacir Mihail’in oğlu Halil’dir. Annesi Maruni papazı İstefan Rahme’nin kızı Kamile’dir. Halil, Kamile’nin üçüncü eşidir. İlk eşinden Peter, Halil’den ise Cibran(Cübran), Mariana ve Sultane adında çocukları olmuştur. Cibran, beş yaşında Saint Elişa Okulu’na gitmiştir ve burada resme olan yeteneğini keşfetmiştir. Bunun üzerine resim dersleri almaya başlamıştır. Bu arada vergi toplama işi yapan babası, iş arkadaşının zimmetine para geçirdiği ortaya çıkınca onunla beraber hapse atılmış ve malları müsadere edilmiştir. Bunun üzerine anne Kamile tüm çocuklarını alıp Boston’a göç etmiştir.
Cibran ise 1898’de tekrar Lübnan’a dönerek mensubu oldukları Maruni dininin kilisesine bağlı Me’hadü’l-Hikme’ye başlayarak mükemmel düzeyde Arapça öğrenmiştir.
Cibran henüz on dört yaşındaki kız kardeşi Sultane’nin ölüm haberini alınca Boston’a geri dönmüştür. Aynı yıl hem üvey kardeşi Peter’i hem annesi Kamile’yi iki ay arayla kaybetmiştir. Üçünün de ölüm sebebi tüberkülozdur. Geriye tek kardeşi Mariana kalır. Geçimlerini sağlamak için Arap göçmenlerin çıkardığı bir gazete olan el-Muhacir’e yazılar yazmış ve bazı resimlerini satmıştır.
Resim kabiliyetini geliştirmek için 1908 -1912 yılları arasında Paris’te bulunmuştur. Resimlerini ilk ve son kez Twenty Drawings adlı kitabında derlemiştir.
Sanatçının dünyanın değişik galerilerinde sergilenen tablolarından bazıları :



Yazarın En Çok Okunan Eseri : Ermiş

Ermiş’e Dair
Halil Cibran’ın en çok okunan eseri olan Ermiş 1923 senesinde ilk kez basılmıştır. Aslında yirmi altı adet şiirden oluşan bir karışık şiir denemeleri kitabıdır.
Kitap, on iki sene yaşadığı Orphalese şehrinden memleketine dönmek için ayrılan el Mustafa isimli bir ozanın bir grup insan tarafından durdurulması ve aralarında geçen hayata dair konuşmalardan oluşur.
Ana karakterin ismi bazı yorumcular tarafından
Hz. Muhammed’i(sav) işaret ettiği yönünde olsada kitabın içeriği ve üslubu Matta İncili’nin beşinci bölümü Hz.İsa’nın(as) Dağdaki Vaaz’ına çok benzemektedir.Cibran, Ermiş için şu cümleleri sarf etmiştir: “Lübnan’da bu kitabı yazmayı ilk kez tasarladığımdan beri, bir tek günüm bile Ermiş’siz geçmedi. Kitap benim bir parçam haline gelmiş gibiydi. Metni yayımcıma teslim etmeden önce tam dört yıl elimde tuttum. Çünkü emin olmak istedim, içindeki her sözcüğün kendimden verebileceğim en iyi sözcük olduğundan emin olmak istedim.” Gerçekten eseri okurken verilen özveriyi satırlarda yudumluyorsunuz. Sevgi için, “…sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar.” diyor. Evlilik için, “Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline.” diyor. Çocuklar için, “Onlar gibi olmaya çabalayabilirsiniz, ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın.” diyor. Çalışmak için, “Aşk ile çalışınca kendinizi nefsinize, birbirinize ve Tanrı’ya bağlarsınız.” diyor. Sevinç ve keder için, “Keder varlığınızda ne kadar derin oyuk açarsa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar fazla olur.” diyor. Giysiler için, ” Giyimde edep, ahlaksız olanın gözlerinden korunmak için bir kalkandır, unutmayın.” diyor. Almak ve satmak için, ” Elleri üretmekten aciz olanları işlerinize katıp sıkıntı çekmeyin, zira onlar sizin emeğinize karşılık laf satma peşinde olacaktır.” diyor. Suç ve ceza için, “… yükleyemezsiniz pişmanlığı masumların yüreğine, suçlularınkinden de kaldıramazsınız.” diyor. Yasalar için, ” Fakat siz yüzlerini güneşe dönerek yürüyenler, toprağa çizili hangi imge sizi yolunuzdan alıkoyabilir? ” diyor. Özgürlük için, “… en özgür olanların tapınağın korusunda ve kalenin gölgesinde özgürlüklerini birer boyunduruk ve kelepçe gibi taşıdığını gördüm.” diyor.
Acı için, “Acı, içinizdeki hekimin hasta nefsinizi sağaltmakta kullandığı acı iksirdir.” diyor.
Öğretmen için, “Gerçekten bilgeyse, sizi kendi bilgelik evine girmeye çağırmaz, kendi aklınızın eşiğine götürür.” diyor.
Dostluk için, ” Dostunuzdan ayrıldığınızda üzülmezsiniz. Çünkü onun en sevdiğiniz yanı o yokken iyice belirginlik kazanır, tıpkı dağcıya dağın ovadan daha belirgin görünmesi gibi.” diyor.
Konuşmak için, “Yüreğinizin yalnızlığında barınamaz olunca da dudaklarınızda yaşarsınız; bir oyalanma ve eğlence olur ses.” diyor.
Dua için, “İçinizin karanlığını dökmek rahatlatıyorsa sizi, yüreğinizde doğan güneşi dökmekte sevindirecektir.” diyor.
Haz için, “Bu şarkıyı olgun bir yürekle söylemenizi isterim; ama şarkıyı söylerken yüreklerinizi yitirmenizi değil.” diyor.
Güzellik için, “Güzellik sonsuzluktur, aynada uzun uzun kendini seyreden. Fakat sonsuzlukta sizsiniz, ayna da.” diyor.
Ölüm için, “Toprak kol ve bacaklarınıza sahip çıktığı zaman gerçekten dans edeceksiniz.” diyor.
Ve şöyle son veriyor satırlarına “Kısa bir süre sonra bir başka kadın taşıyacak beni.”
Modern klasikler arasında bir başyapıt olan bu eserin kütüphanenizde muhakkak bulunması gerek. Arada sayfalarını açmanız, size ermiş bir kimsenin penceresinden bakma imkanı sunacaktır.
Keyifli okumalar dilerim…