röportaj: Dilara Yiğit Başta Pis Yedili olmak üzere çeşitli dizi ve filmlerde rol aldı. Dormen Tiyatrosu'ndaki çalışmalarının ardından Erbulak Evi'ni kurdu. Bir yandan eğitmenliğe devam ederken diğer yandan polisiye romanlarıyla ses getiren Sevgili Ayşe Erbulak ile kariyeri ve deneyimleri üzerinde konuştuk. Kıymetli cevapları için kendisine teşekkür ederiz.Ankara Üniversitesi’ndeki eğitiminizi bırakıp İstanbul Konservatuarı’na devam ettiniz. Ancak …
röportaj: Dilara Yiğit
Başta Pis Yedili olmak üzere çeşitli dizi ve filmlerde rol aldı. Dormen Tiyatrosu’ndaki çalışmalarının ardından Erbulak Evi’ni kurdu. Bir yandan eğitmenliğe devam ederken diğer yandan polisiye romanlarıyla ses getiren Sevgili Ayşe Erbulak ile kariyeri ve deneyimleri üzerinde konuştuk. Kıymetli cevapları için kendisine teşekkür ederiz.
Ankara Üniversitesi’ndeki eğitiminizi bırakıp İstanbul Konservatuarı’na devam ettiniz. Ancak buradaki eğitiminizi de yarım bırakarak çeşitli gazetelerde çalışmaya başladınız. Sizi gazeteciliğe yönelten en büyük etken neydi? Konservatuara olan ilginiz devam ediyor mu?
İnsan 16 yaşında ne olacağına karar veremiyor. O zamanlar tiyatro oyuncusu olmak istemiştim ama sonra vazgeçtim, sonra tekrar olmak istedim, sonra tekrar vazgeçtim medyada çalışmayı seviyorum. Ama bugün “ne olmak istersin?” diye sorsalar mikrobiyolog eğitimi alıp iyi bir araştırmacı olurdum.
Daha önce vermiş olduğunuz bir röportajda, babanızdan dolayı Dormen Tiyatrosu’nun içine doğduğunuzu belirtmişsiniz. Sanatçı bir ailede büyümek hem hayata olan bakışınızda hem de kariyerinizde size neler kattı?
Sanatçı bir ailede doğmak çocuk için büyük şans, çünkü otomatik olarak kültürün içinde yetişiyorsun.

Türkiye’deki çalışmalarınızın yanı sıra hayatınızın 12 yıllık bir dönemi de Norveç’te geçti. Burada 15 ayrı skeçten oluşan bir kabarede rol aldıktan sonra Stjördal Tiyatrosu’na geçtiniz. Bize tiyatroya olan ilginizden ve sizin için taşıdığı anlamdan bahseder misiniz?
Tiyatroyu çok seviyorum hem sahne üstünü hem de koltukta oturup seyretmeyi. Ama maalesef eğer ödenekli tiyatroda çalışmıyorsan ekmeği sahneden kazanmak gerçekten çok zor.
2011 yılında Pis Yedili dizisi ile izleyicinin karşısına yeniden çıktınız. Öncesinde ise çeşitli kanallarda çalışmalarınızı yürüttünüz. Tiyatro ile kıyaslayacak olursak ekran karşısında deneyim kazanmak size neler kattı? Sahne ve televizyon arasındaki farklılıklardan bahseder misiniz?
Bence her ikisi de “oyunculuk” gerektirse de sahne ve ekran 2 farklı dünya. Ekranda güzel resim veren güzel ve yakışıklı isen çok iyi, ama sıkı oyunculuk gerektiren bir roldeysen işin zor. Ayrıca fırsat işi yapılıyor. Bir gün parlarsın, ertesi gün unutulursun.
Ekran çekimleri beklemekle geçen uzun bir çalışma. Tabii bir de tiyatro “er meydanı”

‘’Damadım Olur Musun?’’ adlı tiyatro oyununuzla Ekin Yazın Dostları tarafından ‘’En İyi Komedi Kadın Oyuncu’’ ödülüne layık görüldünüz. Buna benzer pek çok başarıyı kariyeriniz boyunca elde ettiniz. Tüm bu gelişmeler üretkenliğinizi ve yaratıcılığınızı ne yönde etkiledi?
Halk jürisinden böyle bir ödül büyük bir başarı tabii. Ama artık son yıllarda verilen ödüller de çok fazla oldu sanki. En iyi kitap sayfası çeviren, en iyi merdiven çıkan ödülleri olacak neredeyse.
2011 yılında oğlunuz ve eşinizle beraber Erbulak Evi’ni kurdunuz. Çeşitli sanatçıların da eğitim verdiği bu evin kuruluş amacından ve önümüzdeki süreçte gerçekleştirmek istediği faaliyetlerden bahseder misiniz?
Biz kimseye orada “oyuncu” yapmak için uğraşmıyoruz. Sadece yan donanımlar veriyor sanata ait minik püskürtmeler yapıyoruz.
Hem yurt içinde hem de yurt dışında çeşitli sahnelerde stand-up gösterileri yaptınız. Bu gösteriler kariyerinizin şekillenmesinde nasıl bir etkiye sahip? Sahnede tek başınıza yer aldığınızda yaşadığınız zorluklar oldu mu?
Bu işlerin en zoru içkili mekânda gösteri yapmak.
Yazarlığınızın yanı sıra yabancı sanatçılar için Norveççe-Türkçe moderatörlük ve çevirmenlik yapmaktasınız. Farklı kültürleri tecrübe etmek ve iki ülkede de çalışmalar yapmak sanatınıza yansıdı mı?
İnsan gezdikçe ve okudukça öğrenim süreci bitmiyor.

Yıllardır sanatsal anlamda çalışmalarınızı sürdürmektesiniz. Sunuculuktan tiyatroya, oyunculuktan yazarlığa kadar zengin bir deneyime sahipsiniz. Yolunuzdan ilerlemek isteyen genç yeteneklere verebileceğiniz tavsiyeler var mı?
Tüm gençlere;
Mutlaka ve mutlaka dünyada nadir bilinen bir dili öğrenmelerini,
Hayata atılmadan önce mutlaka sırt çantası ile dünyayı gezemeseler de ülkemizi çalışarak gezmelerini,
Fiziksel olarak kendilerine bakıp ileri yaşlara hazırlanmalarını,
Sevmedikleri hiçbir işi yapmamalarını,
Yaptıkları işi sevmelerini,
İşe yakın oturmalarını, günün yarısını yolda geçirmemelerini,
Kitap okumalarını,
Günlük bile tutarak yazı yazmalarını,
Bu Allah’ın cezası sosyal medyadan uzak durmalarını,
Kendilerine sadece 2-3 ömürlük arkadaş seçmelerini,
Sabırlı ve empati sahibi olmalarını,
Ve sonunda ölüm olduğunu umursamamalarını tavsiye ederim.