Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Okunması Gereken 5 Byung-Chul Han Kitabı

Haber: Meltem UygunByung-Chul Han Kimdir?Byung-Chul Han Seul, Güney Kore doğumlu İsviçre ve Almanya vatandaşı yazar, filozof ve kültür eleştirmenidir. Günümüz toplumuna dair derin incelemeleri ve analizleri içeren eserleri birçok dile çevrilmiştir. Etik, fenomenoloji, post yapısalcılık, estetik, din, medya kuramı, sosyal medya, popüler kültür gibi temalar işlemiş ve bu temalar arasındaki ilişkiler üzerine teoriler geliştirmiştir. Bunun …

Haber: Meltem Uygun

Byung-Chul Han Kimdir?

Byung-Chul Han Seul, Güney Kore doğumlu İsviçre ve Almanya vatandaşı yazar, filozof ve kültür eleştirmenidir. Günümüz toplumuna dair derin incelemeleri ve analizleri içeren eserleri birçok dile çevrilmiştir. Etik, fenomenoloji, post yapısalcılık, estetik, din, medya kuramı, sosyal medya, popüler kültür gibi temalar işlemiş ve bu temalar arasındaki ilişkiler üzerine teoriler geliştirmiştir. Bunun yanında eserlerin büyük kısmı günümüz kapitalizminin hızının arttırılması ve teknolojinin yaygınlaşması gibi etkiler üzerine kurulu dünya içerisinde yaşayanların deneyimleri, bu deneyimin temel koşulları ve etkileri hakkındadır.

1.Yorgunluk Toplumu

İnsanların vakit öldürmek icin çırpındığı zamanlar bitti. Artık vaktin ölü olarak doğduğu, bir gelecek ufkunun yerini “hemen şimdi” nin aldığı çağda yaşıyoruz. 80’lerle beraber eskilerin “sürat asrı” dediği devri kapatan, hızın sadece fiziksel değil sanal bir dünyada da bir mevzu haline geldiği, insanların, malumatın her an ulaşılabilir olduğu, sosyal ilişkilerin yerini etkileşime terk ettiği bir döneme girdiğimizi anlatmaktadır. Dikkatimiz yazılım ara yüzeylerinin arasında, bir yüzeyden diğerine atlamakla meşgul. Aranın yerini hiperaktivite yani oradan oraya atlamak aldı. Yerimizde duramıyoruz. Gündemimiz aralıksız olarak güncelleniyor ve tüm bu bitmek bilmeyen yepyeni şimdiden bezmiş bir durumda olduğumuzu vurgulamaktadır.

2. Şiddetin Topolojisi

Han’ın bu kitabı, eski toplumlardan günümüze şiddetin tarihsel değişiminin temel uğraklarını tespit eden felsefi bir anlatı. Şiddet ve bireysellik arasındaki ilişkiye odaklanarak yaygın kanının aksine günümüzde toplumda şiddetin azalmadığını, fakat görünüş biçiminin değiştiğini ve daha ikircikli biçimlerde işlediğini iddia eder. Geç modernitenin başarıya ve performansa odaklı öznesi, kendi dışındaki bir iktidar kurumunun baskısına maruz kalmadığı ölçüde özgürdür. Ama gerçekte bir kul kadar da özgürlükten yoksundur. Dış baskı nihayet aşıldığında, içerideki basınç devreye girer. Şiddet giderek içselleştirilir, ruhsallaştırılır ve böylelikle görünmez hale gelir. İnsanlar kendilerinin özgür olduğunu düşünürken ve daha çok özgürlüğe ulaşmaya çalışırken aslında daha sert ve kaynağını bir türlü doğru tespit edemedikleri bir şekilde şiddete maruz kaldıklarını vurgulamaktadır.

3. Şeffaflık Toplumu

Han’a göre şeffaflık neoliberal bir aygıttır. Enformasyona dönüştürmek amacıyla her şeyi içine girmeye zorlar. Günümüzün üretim ilişkileri koşullarında daha fazla enformasyon ve iletişim, üretkenlik ve hızda artış demektir. Buna karşılık gizlilik, yabancılık ve ötekilik sınırsız iletişime engel oluşturur. Şeffaflık adına bunlardan kurtulmak gerekir. Şeffaflık insanı camlaştırır. Sınırsız özgürlük ve iletişim, topyekun kontrol ve gözetime dönüşüyor. Sosyal medyanın giderek toplumsallığı disiplin altına alan ve sömüren dijital panoptikonlara benzemeye başladığını vurgular.

“Şeffaflık bir ideolojidir. Bütün ideolojiler gibi onun da mistik hale getirilmiş ve mutlaklaştırılmış olumlu bir çekirdeği vardır. Şeffaflığın tehlikesi de bu ideolojikleşmededir. Totalize edilirse şiddete yol açar.”

4. Psikopolitika

Han Psikopolitika’da artık hepimizin kendi kendini sömüren bir halde olduğumuzu söyler: “Bugün, herkes kendi girişiminde kendini sömüren işçidir. İnsanlar artık aynı anda hem efendi hem köledir. Sınıf mücadelesi dahi kendine karşı iç mücadeleye dönüşmüştür.” Bireyler artık girişimci özneler haline gelmiştir. Kendilerinin iktidarın baskısı altında zapt edilmiş, kontrol ve kısıtlamalara tabi özneler olduklarını düşünmemekte, kendilerini “özgür” bireyler olarak durmadan kendini geliştiren projeler olarak görmektedir. Herkes “özgür” yaşayabilmek için bir o kadar verimli, üretken, başarılı olmak zorundadır ve bu yükümlülüklerin altına girdikçe bir o kadar da kapitalist, neoliberal iktidarın mekanizmalarına uymakta, onları geliştirip yerleştirmekte olduğunu vurgular.

5. Zamanın Kokusu

Han’a göre bugünün zaman krizi hızlanma olarak nitelendirilemez. Hızlanma çağı çoktan bitti. Bugün hızlanma olarak duyumsadığımız şey, zamansal dağılmanın semptomlarından sadece biridir.  Hayatın hızlandığı hissi, aslında amaçsızca dönüp duran zamanın yol açtığı bir duygudur. İnsanoğlu, kısa bir dolanıp durma döneminden sonra, bir yürüyüşçü olarak dönecek mi yeryüzüne? Yoksa yerçekimini ve çalışmanın bütün ağırlığını ardında bırakarak süzülmenin hafifliğini, boş zamanda süzülerek gezinmenin, bir başka deyişle, süzülen zamanın kokusunu keşfedecek mi?” Kitapta bu gibi soruların cevaplarını vermektedir.

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Editör

Editör

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir