Yazı: Nisan KapucuKarşınızda kim olursa olsun tanıştığınız, göz göze geldiğiniz o ilk an, asla kişinin geçmiş hayatını bilemez hatta tahmin bile edemezsiniz. Bunun da ötesinde kimse kimseye tam olarak güvenemeden küçük veya büyük hiçbir sırrını dökmez. Bir sırra ortak olmak istiyorsanız karşılığında bir hayata dokunmanız gerekir. Ve çoğu zaman tavşanı takip eden Alice gibi bir …
Yazı: Nisan Kapucu
Karşınızda kim olursa olsun tanıştığınız, göz göze geldiğiniz o ilk an, asla kişinin geçmiş hayatını bilemez hatta tahmin bile edemezsiniz. Bunun da ötesinde kimse kimseye tam olarak güvenemeden küçük veya büyük hiçbir sırrını dökmez. Bir sırra ortak olmak istiyorsanız karşılığında bir hayata dokunmanız gerekir. Ve çoğu zaman tavşanı takip eden Alice gibi bir hevesle, merakla bunu yaptığınızda ise sizi hangi kötü sürprizlerin beklediğini o adımı atmadan öğrenemezsiniz. Bu da aslında insanları dizilerden ve filmlerden ayıran en büyük noktadır; insanların fragmanı yoktur.
‘’Orange Is The New Black’’ yayınlanmasının üzerinden neredeyse 10 sene geçmiş olmasına rağmen karakterler veya dizinin ilerleyişi hakkında internette kendiniz sorgulamadıkça en ufak bir bilgi göremediğiniz nadir dizilerden olabilir. Sosyal medyayı aktif kullanan ve dizi/filmler hakkında gelişmeleri takip eden insanlar bilir ki spoilerdan asla kaçılmaz çünkü gözünüzü ne kadar sıkı kapatırsanız kapatın duymak istemediğiniz o bilgi size bu defa fısıldanır. Kısacası kapıdan kovsanız bacadan girer. Bu yüzden de bunca geçen zamanın Netflix’in kadınlarına dokunmamış olması insanı epey şaşırtıyor. Fakat diziyi izleyince insan bunda diğerlerinden farklı olanı anlıyor; dizinin hayranlarının bu seri hakkındaki bilgileri bir spoilerdan ziyade dostunun sırrı olarak gördüğünü ve bu yüzden de paylaşmadıklarını kabulleniyor: Yavaş yavaş, sindirerek güçlenen bir dostluk.

Dizi; New York’ta nişanlısı Larry ile birlikte yaşayan Piper Chapman’ın on yıl önce üniversitede okuduğu sıralarda, uyuşturucu kuryeliği yaptığının ortaya çıkıp on beş aylık bir hapis cezası almasıyla başlıyor. Gayet konforlu ve ortalamanın üstü bir yaşamdan federal kadın hapishanesine düşmesi elbette onun hayatını alt üst ediyor. Fakat Piper’ı belki de en çok yıpratan gelişme; kuryelik işini ona getiren -o zamanki sevgilisi- Alex ile aynı hapishanede bulunmak.
Pek bilinmese de dizi aslında Amerikalı yazar Piper Kerman’ın kara para aklama ve uyuşturucu kaçakçılığından mahkumiyetini anlatan 2010 tarihli ‘’Orange Is The New Black: My Year in a Women’s Prison’’ kitabından uyarlanmış. Diziyle benzerliklerinden ziyade farkları daha fazla. Dizi, sonrasında birçok karakterin gerçek hayatta kim olduğu epey merak ettirmiş izleyenlere; Alex Vause karakterinin ise yazar Cleary Wolters olduğu anlaşılınca peşine düşülmüş. Elbette dizi ile gerçek yaşam arasındaki en büyük fark ikisinin aynı hapishanede kalmamış olmaları.

Diziye Piper’ın başrol olduğunu bilerek başlamanıza rağmen sadece birkaç bölüm sonra -benden duymuş olmayın- en az umursadığınız karakter o oluyor. Tek bir kadın karakterin üzerine kurgulandığını zannetseniz de aslında birbirinden farklı pek çok kadının hayatına dokunduğunu izlerken anlıyorsunuz. Ayrıca dizideki geriye dönüşler bulundukları zamanla öyle uyumlu bir şekilde kurgulanıyor ve karakter yanlış bir şey yaptığında onu kendi içinizde geçmişiyle savunmaya başlıyorsunuz. Ve en başta bahsettiğim, karakterlerle dost oluşunuz ancak onlar size güvenene kadar izlediğiniz zaman gerçekleşiyor. Mesela ‘’Crazy Eyes’’ karakteri ilk bölümden beri görsek de hapse düşmesine sebep olan olayı ancak beşinci sezonda görebiliyoruz. Karakterlerin geçmiş hayatlarını, orada bulunmalarına neden olanları her ne kadar merak etseniz de aynı arkadaşlıklarda olduğu gibi; bazı soruların ve cevapların her zaman bir zamanı vardır. Ama güvenin, tüm karakterler beklemeye değer.
Sürekli olarak yeni katılan farklı sosyal sınıflardan, etnik kimliklerden gelen ve değişik suçlardan hapishaneye düşen bu kadınların çoğu zaman dramatik olan öyküleri ise Piper’a hayatın zannettiği gibi toz pembe olamayacağını öğretiyor. Ve tahmin edersiniz ki Piper’ın bunu öğrenme süreci de epey sancılı geçiyor. Karakterler birbirinden farklı olduğundan hem onların aralarındaki ilişki hem de sizin onlara karşı düşünceleriniz sürekli yükselip alçalıyor ve bunu takip etmek her bölümde biraz daha zorlaşıyor. Mahkumlar kadar gardiyanlara olan düşünceleriniz de asla sabit kalamıyor. Karakterlerin doğallığı, cast ve senaryo başarısından dolayı size temin ederim; bunu bir dizi değil de yaklaşık elli dakikalık bir arkadaş grubu buluşması olarak göreceksiniz.

Ayrıca henüz ödül törenlerinde dijital işler görmeye hiç alışık olmadığımız dönemde bile toplamda 165 adaylık ve 46 ödülle birlikte 7.sezonda final yapmıştır. Keşke her karaktere spin-off dizi çekilse diyeceksiniz izlerken. Yani işin özü; kesinlikle sizi içine çekecek. Netflix’in kadınları siz diziye bitirene kadar bir an önce tekrar görüşmek için can attığınız arkadaşlarınız olacak.