Yazar: Melis Öztürk Postmodern edebiyat, modernist edebiyatın yerini alan bir akım olup gerçeklik, zaman, dil ve anlam gibi kavramları sorgular. Diğer sanat eserlerine ve toplumsal normlara göndermeler yapar, kurgusal olmayan türleri de benimser. Bu edebiyat akımına örnek olarak 5 önemli eseri sizler için derledik.1-Oğuz Atay-TutunamayanlarTutunamayanlar, Türk yazar Oğuz Atay'ın 1971 yılında yayımlanan romanıdır. Roman, Türkiye'nin …
Yazar: Melis Öztürk
Postmodern edebiyat, modernist edebiyatın yerini alan bir akım olup gerçeklik, zaman, dil ve anlam gibi kavramları sorgular. Diğer sanat eserlerine ve toplumsal normlara göndermeler yapar, kurgusal olmayan türleri de benimser. Bu edebiyat akımına örnek olarak 5 önemli eseri sizler için derledik.
1-Oğuz Atay-Tutunamayanlar
Tutunamayanlar, Türk yazar Oğuz Atay’ın 1971 yılında yayımlanan romanıdır. Roman, Türkiye’nin toplumsal ve siyasal değişimlerine eleştirel bir bakış açısı getirirken, aynı zamanda modern insanın varoluşsal krizini de ele almaktadır.
Romanın ana karakter olan Selim, hayatındaki yönleri belirleyemeyen ve çevresindeki insanlara uyum sağlayamayan bir karakterdir. Roman, Selim’in hayatındaki insanlarla ve çevresindeki olaylarla olan ilişkilerini anlatırken, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi ve toplumsal değişimlerine de göndermeler yapar.
Tutunamayanlar, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Roman, dili ve anlatımıyla da döneminin ötesine geçerek, günümüzde hala okunan ve tartışılan bir eserdir.

2- Virginia Woolf- Deniz Feneri
Virginia Woolf’un en önemli eserlerinden biri olan “Deniz Feneri”, İngiliz edebiyatının en önemli romanlarından biridir. Roman, Woolf’un modernist edebiyat akımı içerisindeki yerini sağlamlaştıran bir eser olarak kabul edilir.
Kitapta, bir gün boyunca takip edilen üç ayrı karakter üzerinden anlatılmaktadır: Bernard, Louis ve Neville. Bu üç karakterin hayatı boyunca yaşadıkları deneyimleri, düşüncelerini ve duygularını okuyucuya yansıtır. Eser, birçok farklı konuyu ele alır, ancak en önemli teması insanın kendi kimliği ile nasıl başa çıktığıdır.
Romanın merkezi figürü, hayatının büyük bir kısmını geçirdiği evde yaşayan ve yaşamının sonuna yaklaşan bir kadın olan Mrs. Ramsay’dir. Roman, Mrs. Ramsay’ın ölümünden sonra, ailesi ve arkadaşları arasındaki ilişkilerin ne şekilde değiştiğini ve Mrs. Ramsay’ın anısının nasıl canlı kaldığını anlatır.
“Deniz Feneri”, Virginia Woolf’un dil, zaman ve bilinç akışı tekniklerini ustalıkla kullandığı bir eserdir. Romanın dili oldukça özgündür ve anlatım tarzı okuyucuları derin düşüncelere sevk eder. Woolf, eserinde, insan psikolojisini, hayatın anlamını ve insanın varoluşunu sorgulayan bir bakış açısı sunar.
3-Franz Kafka- Dava
Franz Kafka Dava 1925 yılında yayınlanmıştır. Bu eser günümüzde de hala önemini korumaktadır.
Dava, Josef K. adlı bir bankacının tutulduğu absürt bir hukuk sistemi hakkındaki hikayesini anlatır. Josef K., bir sabah evinden çıkıp işine gitmek üzereyken beklenmedik bir şekilde tutuklanır. Kendisine ne suç işlediği söylenmez ve mahkeme sürecinde suçlamalarla ilgili hiçbir somut delil sunulmaz. Josef K. kendisine yapılan bu haksızlığa karşı mücadele eder, ancak sonunda mahkemeden kaçmayı deneyerek başarısız olur ve hikaye belirsiz bir sonla sona erer.
Dava, Kafka’nın eserlerinde sıklıkla görülen trajikomik, absürt ve yabancılaşma temalarını işler. Ayrıca, hukuk sistemi, toplumsal kontrol, bireysel özgürlük ve insan doğası gibi konuları da ele alır.

4-Umberto Eco-Gülün Adı
Gülün Adı, İtalyan yazar Umberto Eco’nun ilk kez 1980 yılında yayımlanan ve dünya çapında büyük bir başarıya ulaşan romanıdır. Roman, Ortaçağ Avrupa’sında geçmektedir ve bir Katolik keşiş olan William’in, Benedikt tarikatının bir üyesi olarak, İngiltere’deki bir manastırda bir dizi gizemli cinayeti çözmeye çalışmasını anlatmaktadır. Romanın ana teması, gerçeğin arayışı ve onun değişkenliğidir. Eco, romanında semiyotik, din, felsefe, edebiyat ve tarih gibi birçok konuyu ele almaktadır.

5- Albert Camus-Yabancı
Albert Camus’un “Yabancı” adlı romanı, anlamsızlık ve yalnızlık duygularının iç içe geçtiği bir karakter portresi sunar. Kitap, ciddi bir suç işleyen bir adam olan Meursault’un hikayesini anlatır ve okuyucuların onun düşüncelerine ve hislerine derinlemesine bakmalarına izin verir.
Meursault, hayatına anlam katan şeyleri aramayan, duygusal olarak donuk ve amaçsız yaşayan bir karakterdir. Hikayenin başında, annesinin ölümüne tepkisi, diğer insanlar tarafından beklenen “normal” tepkinin aksine oldukça sıradan ve duyarsızdır. Meursault, hayatının geri kalanında da benzer bir tutum sergiler ve sonunda suçlu bulunur.
Romanın temel konusu, toplumun birey üzerindeki baskısının ve kişinin kendi hayatının amacını belirleme özgürlüğünün çatışmasıdır. Meursault’un suçlu bulunmasının nedeni, sosyal normlara uymaması ve duyarsızlığıdır. Ancak Camus, okuyuculara, toplumun bu tür normlarının gerçek anlamda ne kadar anlamsız ve boş olduğunu sorgulama fırsatı verir.
Camus, “Yabancı” adlı romanında, sade ve anlaşılır bir dil kullanarak, insan varoluşunun temel sorularını ele alır.
