yazı: Aleyna TavlıGeçen haftalarda köreltici bir yönetici modelinden söz etmiştim. Bu hafta ise çoğumuzun hayalini kurduğu çalışma ortamı ve liderlik modelinden bahsetmek istiyorum örnek bir şirket ile. Eğer home-office ya hibrid model çalışma koşuluna bağlı değilsek zamanımızın büyük çoğunluğunu iş yerimizde geçiyoruz demektir. Bu kadar vakit geçirdiğimiz bir ortam ister istemez psikolojimizi ve dolayısıyla sosyal …
yazı: Aleyna Tavlı
Geçen haftalarda köreltici bir yönetici modelinden söz etmiştim. Bu hafta ise çoğumuzun hayalini kurduğu çalışma ortamı ve liderlik modelinden bahsetmek istiyorum örnek bir şirket ile. Eğer home-office ya hibrid model çalışma koşuluna bağlı değilsek zamanımızın büyük çoğunluğunu iş yerimizde geçiyoruz demektir. Bu kadar vakit geçirdiğimiz bir ortam ister istemez psikolojimizi ve dolayısıyla sosyal yaşantımızı büyük düzeyde etkileyebilecek bir güce sahip. Verimli ve etkili bir çalışmanın ortaya çıkabilmesi için ise kesinlikle ilk gereken mental sağlığımız. İşe başladığımızda sağlıklı ve mutlu olan benliğimizin geleneksel liderlik tiplerine maruz kalarak bozulması çok olası bir durumdur. Git gide bozulan mental sağlığın peşi sıra fiziksel bitkinlik ve motivasyon düşüklüğü gelir. Etkili ve verimli çalışmak ise hem işletme için hem de kendimiz için bir hayal olmaya başlar böylece. İşverenlere sağlanan kaos ortamlarındaki verim ve etkililik ya yeterli geliyor ya da daha fazla olabileceğini bilmiyorlar ki hala da kaosun hâkim olduğu çalışma ortamlar çokça mevcut.
Hem vicdanen hem de verimlilik açısından mantıksız olan liderlik modellerinin yanında güneş gibi parlayan hizmet eden liderlik modelini uygulayan örnek bir şirketi sizlere çalışanın ağzından birebir iletmek istiyorum. Öncelikle yöneticilerine bir özlü söz sunarak kültürlerini tanıtmaya başlıyorlar: “Yönetimde katı veya mutlak hiçbir şey yoktur… çünkü yönetimin nesnesi insandır ve insanlar, iş dünyasındaki diğer değişkenler kadar farklı ve değişkendir.” H. Fayol. İkinci adımda ise ilkelerini açıklıyorlar:
- “Zorlamayla değil, ilişkilerle liderlik edin.
- Kontrolle değil, destekle liderlik edin.
- Tüm işi yaparak değil, başkalarını geliştirerek liderlik edin.
- İnsanlara rehberlik etmek, yönlendirmek değil.
- Olumsuz düşünceler veya tehditlerle değil, olumlu eylemlerle liderlik edin.
- Pozisyon değil, büyüme arayın.”
Ve son olarak da ekliyorlar: “Bir hizmetkar lider, öncelikle insanların ve ait oldukları toplulukların büyümesine ve refahına odaklanır. Geleneksel liderlik genellikle gücün “piramidin tepesindeki” biri tarafından biriktirilmesini ve kullanılmasını içerirken, hizmetkar liderlik farklıdır. Hizmetkâr lider gücü paylaşır, başkalarının ihtiyaçlarını ön planda tutar ve insanların gelişmelerine ve olabildiğince yüksek performans göstermelerine yardımcı olur.”
Okurken bile içimizi açan hizmet eden liderlik modelini toplumun refahı adına daha çok kişiden duymayı diliyorum. Üreten ve refah düzeyi yüksek bir toplumun temelinde motive edici unsurların biriciği olan çalışma ortamındaki huzur ve barış atmosferi yayıldıkça beton çatlağının arasında boşluk bulup açan çiçek gibi her boşluktan üretkenlik, gelişim ve verimlilik filizlenecektir. Ne kadar az beton o kadar fazla çiçek bahçesi demek… Ülkemizin her kurumunda çiçekler açmasını dilerim.
