yazı: Şevval Özbek Türk ve Dünya Edebiyatı'nda erkek egemenliği görürüz ama aslında kısmen gölgede kalmış ve hak ettiği değeri görmemiş yazar ve şairlerimiz vardır. Tezer ÖzlüKütahya'da dünyaya gelmiştir ve sonrasında ortaokul yıllarında İstanbul'a taşınmıştır. Gençlik yıllarında otostop ile Avrupa'yı gezmiştir ve bu gezi sırasında Paris'te tanıştığı tiyatrocu ve yazar Güner Sümer'le evlenmiştir. Bu süre boyunca almanca …
yazı: Şevval Özbek
Türk ve Dünya Edebiyatı’nda erkek egemenliği görürüz ama aslında kısmen gölgede kalmış ve hak ettiği değeri görmemiş yazar ve şairlerimiz vardır.
Tezer Özlü
Kütahya’da dünyaya gelmiştir ve sonrasında ortaokul yıllarında İstanbul’a taşınmıştır. Gençlik yıllarında otostop ile Avrupa’yı gezmiştir ve bu gezi sırasında Paris’te tanıştığı tiyatrocu ve yazar Güner Sümer’le evlenmiştir. Bu süre boyunca almanca çeviriler yaptı ve yazılar yazdı. Bu süreçte kötüleşen Tezer Özlü çeşitli hastanelerde psikiyatri kliniğinde kaldı. Hastanede geçirdiği bu süreçte Çocukluğun Soğuk Geceleri’ni yazdı. İkinci evliliği olan yönetmen Erden Kıral ile bir çocukları -Deniz- olur. Hayatının son yıllarını İsviçre asıllı sanatçı Hans Peter Martı ile geçirir ve göğüs kanseri ile mücadele eder bu yüzden son günleri de zorlu olur Tezer Özlü için.

Eserleri
İlk kitabı dergilerde yayımlanan öykülerinden oluşan Eski Bahçe’dir. 1980’de ilk romanı olan Çocukluğun Soğuk Geceleri yayımlandı. Kendisini derinden etkilemiş üç yazar olan Svevo, Kafka ve Pavese’nin izinden giderek yazdığı ikinci romanı Yaşamın Ucuna Yolculuk yayımlandı. Günce ve anlatılarından bazı parçalar ise Kalanlar adı ile bir araya getirildi. Bu kitapta yer alan çoğu Almanca yazılmış metinler, Sezer Duru tarafından Türkçeye çevrildi.
Nilgün Marmara
İstanbul’da dünyaya gelen ve ömrünün büyük bir kısmını İstanbul’da geçiren Nilgün Marmara, öncelikle İstanbul Üniversitesi’nde Edebiyat okumaya başlamıştır ancak o dönemki siyasi sebeplerden dolayı bu eğitimi yarıda kalır ve eğitimine Boğaziçi Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamlar. Bu dönemde Slyvia Plath hakkında bir tez yazar. Slyvia Plath ve kendi hayatında paralellikleri görmek onu çok etkiler. Sonraki süreçte psikolojik tedavi görür ve doktor ona okumasını ve yazmasını yasaklar ancak Nilgün Marmara bunları yapmaya devam eder. 13 Ekim 1987’de henüz 29 yaşındayken intihar eder.

Eserleri
Şiir yazdığından bile habersiz olan eşi, şiirlerini öğrendikten sonra ‘Şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenara pıtır pıtır bir şeyler yazardı.’ demiştir ancak Nilgün Marmara bize çok değerli şiirler bırakmıştır ve “Daktiloya Çekilmiş Şiirler” kitabında toplanmıştır. Defterler, Kağıtlar, Metinler ve Kırmızı Kahverengi Defter düzyazı eserleri arasındadır. Sylvia Plath hakkındaki tezini de “Slyvia Plath’ın Şairliğinin İntiharı Bağlamında Analizi” adıyla basılmıştır.
Sylvia Plath
Çocukluk yaşlarından edebiyata olan ilgisini ve depresyona olan yakınlığını belli eden Sylvia Plath, ilk şiirini 8 yaşında yazmıştır aynı zamanda ilk intihar girişimi de 10 yaşında olmuştur. Babasını Nazi askerine benzeten Plath, babası o çocukluk yaşlarındayken ölmesine rağmen etkisi geçmedi ve şiirlerinde sıklıkla yer verdi. 19 yaşında burs ile New York’a gelmiştir ve ikinci intihar girişiminde bulunmuştur. Kendi deyimiyle ilki bir kazaydı ve her on yılda bir yeniden deniyordu.
Gene yaptım, gene yaptım işte.
On yılda bir kere
Beceririm bunu ben
Yazar Ted Hughes ile evlenir ve birbirlerinin yazılarını okuyup eleştirirler. Edebi anlamda besleyici bir ilişki olur bu evlilik başlarda ancak sonrasında Ted Hughes, Sylvia Plath’i defalarca aldatır ve Plath artık bu evlilikte kendini eve kapanmış sadece çocuklarına bakan mutsuz bir kadın olarak görür. Bir gün çocuklarına yemeklerini yedirir, kendini mutfağa kapatır ve kafasını gazlı fırına sokarak intihar eder.

Eserleri
Ariel, Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı, Sırça Fanus, Günlükler, Üç Kadın, Suyu Geçiş, Mary Ventura ve Dokuzuncu Krallık Türkçeye çevrilmiş kitaplarıdır. Bu kitaplar dışında pek çok kitabı bulunmaktadır. Aynı zamanda çocuk kitapları da yazmıştır