yazı: Aykut BaşaranNedir bu FromSoftware?Günümüzde geliştirdikleri zor oyunlarla ünlenmiş olan ve büyük bir popülerlik yakalamış olan FromSoftware şirketi, 1 Kasım 1989 yılında kurulmuş olan Tokyo merkezli bir oyun şirketidir. 90’lı yıllarda Playstation platformuna Kings Field, Armored Core gibi oyun serileri geliştirerek başlayan FromSoftware uzun bir süre konsol oyunları yayınlamaya devam etmiştir.Oyuncuların sabrı sınanıyor.Kings Field, Armored …
yazı: Aykut Başaran
Nedir bu FromSoftware?
Günümüzde geliştirdikleri zor oyunlarla ünlenmiş olan ve büyük bir popülerlik yakalamış olan FromSoftware şirketi, 1 Kasım 1989 yılında kurulmuş olan Tokyo merkezli bir oyun şirketidir. 90’lı yıllarda Playstation platformuna Kings Field, Armored Core gibi oyun serileri geliştirerek başlayan FromSoftware uzun bir süre konsol oyunları yayınlamaya devam etmiştir.
Oyuncuların sabrı sınanıyor.
Kings Field, Armored Core gibi oyunlarından başarı yakalayan FromSoftware, Playstation 2 konsolu için 2009 yılında tüm oyun dünyasına yeni bir soluk getirecek olan Demon’s Souls’u geliştirmiştir. O dönem rol yapma oyunlarına yepyeni bir oyun tarzı getirmiş olmasa da bu oyunu diğer rol yapma oyunlarından ayıran en büyük özelliği zorluk ayarının bulunmamasıydı. Evet, o yıllara kadar zorluk ayarı bulunmayan oyunlar piyasaya sürülmüştü ancak Demon’s Souls genel anlamda zor bir oyundu. Oyunculara daha bölüm sonu canavarlarına gelemeden birçok kez ölüyor ve tekrar diriliyordu. Oyunun bu zorluğu oyuncuların oyunu eleştirmesine ama aynı zamanda da beğenmesine yol açıyordu. Peki bu Demon’s Souls’un hangi özelliklileri bu zorluğa sebebiyet veriyordu? İlk olarak Demon’s Souls bir rol yapma oyunuydu. Yani bu oyunda kendi karakterinizi yaratıp, o karakterin yeteneklerini düzenlemeniz gerekiyordu. Karakterin Vitality, Strength ve Dexerity gibi güçlerini arttırabilmek için her rol yapma oyununda olduğu gibi bölüm üzerindeki düşmanları yenerek seviye atlamanız gerekiyordu. Ancak bu iş o kadar kolay olmuyordu çünkü oyunun serbest dövüş mekanikleri ve düşman tipleri ve yapay zekâsı size işkence etmek için tasarlanmıştı sanki. Oyunun ilk düşmanlarıyla bile akıllıca savaşmazsanız sizi mezara yollayabiliyorlardı. Üstüne bu yetmezmiş gibi her öldürüldüğünüzde haritadaki tüm düşmanlar tekrar diriliyorlardı. Ayrıca oyunun iyileştirme eşyaları oldukça sınırlıydı ve bu iyileştirme eylemlerinizi akıllıca yapmanızı gerektiriyordu.
Kaos kaldığı yerden devam ediyor.
Bir sabah yatağınızdan kalktınız, ılık bir duşa girdikten sonra kahvaltınızı yaptınız. Güneşin ışık hüzmeleri oturduğunuz masada bulunan papatyalara vuruyordu. Gününüz çok güzel başlamıştı. 2009 yılındaki o karanlık dönemin üzerinden 2 yıl geçmişti. Bilgisayarınızı açtınız ve video oyun forumlarında gezmeye başladınız. Bir yandan kahvenizi yudumluyor bir yandan da konu başlıklarını kaydırıyorsunuz, ta ki o başlığı görene kadar… FromSoftware’nin yeni oyunu ve Demon Souls’un ruhani devamı… Dark Souls piyasaya çıkmıştı…
2011 yılında FromSoftware, Demon Souls ile yakaladığı başarıyı devam ettirebilmek amacıyla Dark Souls’u piyasaya çıkarmıştı. Dünya artık eskisi gibi asla olmayacaktı. Dark Souls, Demon’s Soulsun tüm oyun yapısını içerisinde barındırıyordu, ancak çok daha fazla özellik ile zorluğu onlara katlıyordu. İlk eklediği şey, Demon’s Souls’dan daha güçlü ve daha da karanlık bir kurgusal evrendi. Bu oyunlar size hiçbir zaman hikâyeyi direkt olarak sunmuyorlardı ancak bir hikayeleri vardı. Oyunda edindiğiniz eşyaların açıklamaları, bölüm tasarımları, düşmanların ve bölüm sonu canavarlarının tasarımları, kısa diyaloglar gibi oyunun küçük parçalarıyla sizlere bir hikâye anlatmak istiyordu bu oyunlar aslında. Bu evren ile Dark Souls, belki de uzun yıllar göreceğimiz ve aklımızda yer edinecek iki terimi oyun dünyasına getirdi: Estus Flask ve Bonfire. Estus Flask, oyunda can barımızın bir kısmını yenilememize olanak sağlayan ve sınırlı sayıda bulunan can iksirleriydi. Bonfire ise oyunun en temel mekaniğiydi. Bonfire, bölümlerin belirli noktalarına yerleştirilen kontrol noktalarıydı. Öldürüldüğünüz zaman en son kullandığınız bonfire üzerinde tekrar diriliyordunuz. Bonfire mekaniğinin bir diğer özelliği ve en büyük özelliği ise her öldürüldüğünüzde veya her bonfire kullanışınızda bölümdeki tüm düşmanların tekrardan doğmasına sebebiyet veriyordu. Yani eğer bir bölüm sonu canavarına ulaşmışsanız ve kullandığınız son bonfire bu noktaya çok uzak ise boss tarafından öldürüldüğünüz anda (ki bu çok olası) son kullanılan bonfire’dan itibaren öldürdüğünüz tüm canavarları tekrardan öldürerek boss’a tekrar ulaşmak zorundaydınız. Bu mekanik Demon’s Souls’da da bulunmaktaydı ancak farklı bir yürürlüğü vardı. Oyuncuların yarısı bu mekaniği çok cezalandırıcı bularak eleştirmiş, yarısı ise oyunun bu zorluğunun üstesinden gelmeye çalışmış ve beğenmişlerdi.
Oyun dünyasına yeni bir tür: Souls-Like
Dark Souls’un popülerliğini yakalayan FromSoftware, oyun dünyasında da yeni bir türün öncüsü olmuştu. Souls-like olarak adlandırılan bu tür aslında Dark Souls oyunlarının benzerlerini içeriyordu. Bir oyunun souls-like olarak tanımlanabilmesi için 3 temel özellik bulunması gerekir.
- Bonfire mekaniği.
- Estus Flask mekaniği.
- Boss mekaniği.
Bu mekaniklerin bulunduğu her oyun souls-like türünde bir oyun olarak adlandırılır.
Ayrıca FromSoftware bu türün öncüsü olmakla kalmayıp bu türü yaşatmaya da devam etmiştir. Dark Souls’un başarısının ardından 2014 yılında Dark Souls II, 2015 yılında Bloodborne, 2016 yılında Dark Souls III, 2019 yılında bambaşka bir souls-like yapısı bulunan Sekiro: Shadows Die Twice ve 2022 yılında birçok ödül kazanmış ve 96 puan ile en yüksek metacritic puanına sahip Dark Souls serisinin ruhani devamı Elden Ring piyasaya çıkmıştır. Elden Ring ile yarı açık dünya mantığında olan souls-like türü, açık dünya türüyle birleşmiştir.