yazı: Kerem AteşH. G. Wells'in 1895'te yayımlanan Zaman Makinesi kitabı gelecekte bilimkurgu edebiyatında büyük yere sahip olacak "Zaman Makinesi" kavramını doğurmuştur. Zaman makinesi, yayımlanmasının üzerine bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ zamanımıza, ve hatta güncele, hitap eden mesajlar vermesiyle okunması gereken eserler arasında yerini alır.İki ZıtlıkGeleceğin dünyasında, ana karakterimizin başına gelen türlü olayların sonucunda …
yazı: Kerem Ateş
H. G. Wells’in 1895’te yayımlanan Zaman Makinesi kitabı gelecekte bilimkurgu edebiyatında büyük yere sahip olacak “Zaman Makinesi” kavramını doğurmuştur. Zaman makinesi, yayımlanmasının üzerine bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ zamanımıza, ve hatta güncele, hitap eden mesajlar vermesiyle okunması gereken eserler arasında yerini alır.
İki Zıtlık
Geleceğin dünyasında, ana karakterimizin başına gelen türlü olayların sonucunda iki ırkın yaşadığını keşfederiz. Bunlar boyutları ve tavırlarıyla çocuğa benzer, iyi huylu Elloiler (Eloyi) ve vahşi, maymunumsu Morlocklardır (Morlok).
Elloiler ve Morlocklar insanlığın iki tarafını resmeder. Birinci kesim zevk ve sefaya düşkünlükten, ikinci kesim ise işlevsellik uğruna zekasını yitirmiştir. H. G. Wells, çoğunluğun aksine, insanların zekasının ve potansiyelinin zamanla artacağına dair olan inanca sahip değildir.

Eloiler bütün işlerini Morlocklara devretmiştir ve bundan dolayı zekalarını kullanma ihtiyacı kalmamıştır. Morlocklar iş yükünün altında işlevselliklerini azami düzeye çıkartmak durumunda kalıp bunun sonucunda sıradan olan işleri halletmekte işlevsiz olan zekayı zaman içinde terk etmişlerdir. Günümüze de eğer bu kitabın ışığı altından bakarsak göze çarpan şeyler görmememiz işten değil. Artık birçok alanda yetkinliğe sahip insanlardan çok bir konuda “uzmanlaşmış” kişiler rağbet görüyor. Bu uzmanlaşmış kişiler ise yaptıkları karmaşık işleri basit parçalara indirgeyip bunları zekanın kullanılmasına gerek olmayan işlere çeviriyorlar. Böylelikle günümüzde bu iki katman çok da keskin olmasa da oluşmuş durumda.
Şu ana kadar bütün bunlar kulağa çok kötü gelse de sonucu Zaman Makinesindeki geleceğe varacak diye bir şey yok. Hatta bu “kötü” resim insanlık tarım toplumu olduğundan beri var desek yalan olmaz. Efendi ve köleleri çerçevesinden yola çıkan bu ilişki, günümüzde sahiplikten muhtaçlığa evrilmiştir. Atalarımız parayı veren “düdüğü” çalar derken safsata yapmıyormuş.
Mükemmeliyet
Bu iki uç işlerinde mükemmeliyete erdiğinde artık lüzumsuz herhangi bir eylemden sıyrılıp tam teşekküllü bir ahenk oluşturur. Bu ahenk öyle bir derecededir ki artık iki ucun birbiriyle bir iletişim halinde olmasına bile gerek kalmaz çünkü herkes ne yapacağını bilir. Peki iletişim olmayınca herhangi bir ilişki sürebilir mi? Bu ilişkiyi en güzel bir çiftin gözlerinden anlatabiliriz. Birbiri için en iyisini yaptığını düşünüp karşısındakinin ne istediğini bile sorup öğrenmeyen çift eninde sonunda birbirlerine hislerini kaybedip ayrılacaktır. Aslında iki tarafın da niyeti iyi niteliklidir. Ama zaten en başta iki başka dünya olan iki insan ortak noktada buluşmaya aktif çaba vermezse başlangıçta samimi ilişkinin kurmuş olduğu köprü iki kişinin de farkında olmadan yıkılacaktır.
Eloiler ve Morlocklar arasındaki narin ilişki ise böyle sonuçlanmıştır. Artık hemcinslerini bile tanımayan Morlocklar avcı konumunda, Eloiler ise av konumundadır. Zekanın terk ettiği bu dünyayı artık insanın hemcinsine olan en temel sevgisi bile terk etmiştir.

H. G. Wells
Bilimkurgunun babası lakabına sahiptir. Atatürk’ün etkilendiği yazarlardandır. İngiltere’de 1866’da doğup 1946’da belli olmayan bir sebepten dolayı hayata gözlerini yummuştur. Mezarında muhtemelen ileride bakıp da pişman olmamız için “Size söylemiştim, sizi lanet ahmaklar!” yazar.