röportaj: Eylül GiriftinoğluHüseyin Turan ile Türk Halk Müziği üzerine keyifli bir sohbet gerçekleşirdik. Kendisine bu keyifli sohbet için teşekkürlerimizi iletiyoruz...Halk müziğine ilginiz hep var mıydı? Bu ilgi nasıl başladı?-Müziğin içine doğdum diyebilirim. Köyde düğünlerde bana Türkü söylettiklerini hatırlayabiliyorum. Daha sonra okul yıllarımda öğretmenlerim bu yönümü hep keşfettiler. Boş zamanlar ve derslerde bana türkü söyletirlerdi. Herhangi …
röportaj: Eylül Giriftinoğlu
Hüseyin Turan ile Türk Halk Müziği üzerine keyifli bir sohbet gerçekleşirdik. Kendisine bu keyifli sohbet için teşekkürlerimizi iletiyoruz…
Halk müziğine ilginiz hep var mıydı? Bu ilgi nasıl başladı?
-Müziğin içine doğdum diyebilirim. Köyde düğünlerde bana Türkü söylettiklerini hatırlayabiliyorum. Daha sonra okul yıllarımda öğretmenlerim bu yönümü hep keşfettiler. Boş zamanlar ve derslerde bana türkü söyletirlerdi. Herhangi bir yönlendirme hatırlamıyorum. Halk müziğine yönlenmem tamamen içinde yaşadığım kültürün etkisi.

Muhasebe okurken son bir dersinizi vermeyip konservatuvara yazılmışsınız. Bu tür riskli bir kararı alma süreciniz nasıldı? Çevrenizden ne tarz tepkiler aldınız?
-İzmir’de bir konservatuvar olduğunu geç fark ettim, sınavına girip kazandığımda diğer okulum devam ediyordu, vermediğim bir dersim vardı. Çok düşünmedim, sevdiğim bir alana geçiş yapmış oldum.
Grup Laçin’in üyelerinden biriydiniz. Bize o yıllardan ve tecrübelerinizden de bahsedebilir misiniz?
-Okul yıllarında kurduğumuz bir gruptu. 3 yılımız çok keyifli ve üretken geçmişti. Sonrasında başlayan kopuk süreç, grup solisti olmadığımı fark ettirdi. Daha sonra ayrılıp İstanbul’a yerleştim.
Bir türkü yalnızca ezgiden ibaret değildir, bir hikayesi bir felsefesi de vardır. Bu bağlamda söylerken en çok etkilendiğiniz türkü hangisi?
-Klasik olacaktır ancak gerçekten sevmediğim ve hissetmediğim hiç bir şarkı-türkü söylemedim. Bu nedenle icra ettiğim eserleri ayırt etmiyorum.

Tüm dünya olarak bir pandemi sürecini geride bıraktık. Bu durumdan en çok etkilenen meslek gruplarından biri de müzisyenler oldu. Pandemi sizi ve müziğinizi nasıl etkiledi? Pandemi öncesi- Pandemi sonrası olarak ayırabileceğiniz net değişiklikler oldu mu müzik anlayışınızda?
-Hepimiz için zor bir dönemdi. Fakat yıllardır ötelediğim çalışmalarımı toparlama fırsatı oldu. Yılların birikimi olan 50’ye yakın beste ürettim. Yaklaşık 2 yıldır yayınlamaya başladım…
Müzik toplumların kültür aktarımında çok büyük bir araç, fakat artık eskisi gibi ‘hikâye’ anlatan eserler fazlasıyla üretilmiyor gibi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Müziğin kültür aktarımı işlevi zayıfladı mı, hala devam ediyor mu?
-Katılıyorum size. Artık teknoloji çağında olduğumuz için bir çok duygumuz körelmiş durumda. Eski dönemde halk ezgileri çoğunlukla kırsal alanda başlayıp daha sonra kentlere yayılırdı. Günümüzde de yine üretilen çok ezgi var ama karşısında da koca bir popüler kültür olduğu için onun içinde eridiğini de gözlemleyebiliyoruz…

Son yılların en çok dinlenen eserlerine baktığımızda dinleyicinin ilgisinin çoğunlukla başka tür müzik anlayışlarına kaydığını görüyoruz. Sizin bu müzik anlayışlarına bakış açınız nedir?
-Bu yeni bir durum değil. Popüler müzik her dönemde daha baskın olagelmiştir ancak türküler bu dönemlerin yarattığı hasarda can simidi olmaya devam ediyor…
Sizce günümüzde Türk Halk Müziğine gereken değer veriliyor mu?
-Bence türküleri de müziğin içinde ele almak gerekir. Bu anlamda türkülere ilgi duyan büyük bir kitle olduğunu düşünüyorum. Türküler köklü bir geçmişin mirası olduğu için her dönemde taşıyıcıları da olacaktır.

Halk müziği sanatçıları geçmişte ‘’Aşık Geleneği’’ gibi birçok gelenek esasına göre müzik sanatını usta-çırak ilişkisi içinde öğreniyordu; şimdi ise bu eğitimi veren konservatuvarlar da var. Sizce sanat usta-çırak ilişkisi içinde tecrübeye dayalı mı öğrenilmelidir yoksa teorik bir eğitim mi gereklidir?
-Usta-çırak ilişkisi çok önemli bir eğitim sürecidir. Sanatta estetiği ,iletişimi, duygu yoğunluğunu ,manayı öğrenebildiğimiz alandır. Okullar ise tekniği öğrendiğimiz alanlar. İkisini birleştirip kendini gerçekleştirmek önemli diye düşünüyorum…

Son olarak; Genç sanatçılara, konservatuvar öğrencilerine tavsiyeniz ne olur?
-Bu yol sürekliliği olan bir öğrenme biçimidir. Bu nedenle önce iyi dinleyici olmaları ve yetenekleri ölçüsünde çaldığını ve söylediğini iyi ifade edebilmek için de bol kitap, dergi vs. okumanın çok faydalı olacağını belirtmek isterim. Müziğe gönül vermiş tüm kardeşlerime başarı ve sevgi dileklerimle…