Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

“Kitap, en gürültülü suskunluğumuzdur.” Gelin birlikte susalım: Serkan Tokgöz

Röportaj: Dilara Yiğit''Kitap Dünyam'' YouTube kanalının sahibi Serkan Tokgöz ile kitaplar, okurluk, 'bookstagramer' ve 'booktuber' gibi kavramlar üzerinden keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kendinisine bu keyifli sohbetimiz için tekrardan teşekkürlerimizi iletiyoruz. Her geçen gün daha dijital bir dünyaya uyanıyoruz. Bununla beraber ‘’Bookstagram’’ “Booktuber’’ ve ‘’Booktube’’ gibi kavramlar da hayatımızdaki yerini aldı. Bu kavramlar hakkında bilgi verebilir …

Röportaj: Dilara Yiğit

”Kitap Dünyam” YouTube kanalının sahibi Serkan Tokgöz ile kitaplar, okurluk, ‘bookstagramer’ ve ‘booktuber’ gibi kavramlar üzerinden keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kendinisine bu keyifli sohbetimiz için tekrardan teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Her geçen gün daha dijital bir dünyaya uyanıyoruz. Bununla beraber ‘’Bookstagram’’ “Booktuber’’ ve ‘’Booktube’’ gibi kavramlar da hayatımızdaki yerini aldı. Bu kavramlar hakkında bilgi verebilir misiniz? 

Hayatın her alanında olduğu gibi sanat ve edebiyat alanında da yoğun bir dijital dönüşüm yaşanıyor. Hatta bu dönüşümün başlarında, eski sanat ürünlerinin dijital ortama aktarılması gibi bir telaş vardı. Kitaplar, tablolar, albümler… Her ürün dijital ortama aktarıldı, aktarılıyor. Bu dönüşüm hâlâ devam ederken artık işin rengi değişti ve bambaşka bir noktaya geldik. Artık sanat eserinin salt kendisi dijital ortamda üretiliyor. Dijital sanat dediğimiz bir kavram var. Durum böyle olunca eski ile yeni arasında köprü kurma görevi gören ve adına “ara geçiş formları” da diyebileceğim bazı işler-etkinlikler gündeme geliyor. İşte sosyal medyada ortaya çıkan bir “ara geçiş formu” da bahsettiğiniz kavramlar: Bookstagram, Booktuber… Bu işler nereye kadar devam eder veya neye evrilir hep birlikte göreceğiz. Instagram, Youtube ve yeni yeni yeşeren birçok “kitap” uygulaması ile okurlar bir araya gelerek okuma kültürü oluşturmaya çalışıyorlar. Ben kendi düzenlediğim etkinliklerle böyle bir kültür oluşturmak için çabalıyorum. Yazarlarla söyleşiler düzenleyerek az önce bahsettiğim o “köprü” olma görevini naçizane üstlenmeye çalışıyorum. Çünkü artık akıllı telefonlardan anlık olarak ulaşılamayan her şey demode olmaya mahkûm oluyor. Eskiden bir yazarın söyleşisi için harıl harıl dergileri karıştıran okurlar artık trafikte ilerlerken veya bulaşık yıkarken “bir tıkla” o söyleşiyi dinlemek veya izlemek istiyor. Bu yeni bir ihtiyaç. Sanırım bunu doyurmak da vaktini sosyal medyada bu işlere harcayan kitap kurtlarına kalıyor. 

Hemen hemen her şey bir süreç dahilinde gerçekleşir. Sizin ‘’bookstagramer’’ olma süreciniz nasıl başladı ve bu kararınızdaki en büyük etken neydi? 

Ben aslında Instagram eksenli bir içerik üreticisi değilim. Daha çok, “Kitap Dünyam” Youtube kanalında okurların ruhuna dokunmaya çalışan videolar üretmeye çalışıyorum. Instagram da bir anlamda takipçilerimle anlık buluşma alanımız, duyuru panomuz ve anlık okuma heyecanlarımızı paylaştığımız bir kitap kafe… 2016’da yine gece saatlerinde bitirdiğim bir kitaptan sonra şöyle bir his yaşadım: “İyi yemek yapanlar tarifini anlatıyor, oyun oynayanlar videosunu çekiyor, ben de şu an yaşadığım bu doyumsuz hissi benim gibi hisseden insanlarla paylaşsam nasıl olur acaba?” Ve paylaştım. O gün bugündür ülkenin dört bir yanında gönülden binlerce katılımcısı olan çok büyük bir aileyiz. 

Bazı çevreler tarafından ‘’bookstagramer’’lar kitap eleştirmeni olarak karşılanıyor. Sizlere kitap eleştirmeni demek ne kadar doğru olur? 

Bazı kavramlar ne yazık ki birbirine karışmış durumda. Bizden önceki kuşağın haklı olarak belki de çok ayıpladığı bir dönem yaşıyoruz. Çünkü dijital hayattan önce bu işlerle uğraşan gazeteciler, yazarlar, şairler vb. herkes ömrünü bir anlamda “araştırmaya” adardı. Kapısını çaldığınız o insanlara alanıyla ilgili bir şeyler danıştığınızda bilirdiniz ki kaynağıyla beraber sizi aydınlatır ve size o öğrenme hazzını yaşatır. Şimdi de bu işi hakkıyla yapan ve öğrenme aşkını, araştırma şevkini yitirmemiş onlarca yazarımız, eleştirmenimiz var. Bu insanların emeğine saygı ile ben şahsen okuduğu bir kitaba dair yorumlarını elindeki telefondan saniyeler içinde paylaşan herkese “eleştirmen” denmesini ayıp karşılarım. Zaten iyi bir kitap eleştirisi o sayfalara sığmayacak kadar uzun olacağı için bu durumda oraya yorum yazan okurlara “kitapsever” demek daha samimi geliyor. Tabii ki Instagram veya Youtube üzerinde çok nezih kitap analizleri yapanlar var. Bu işe ayırdıkları vakit ve gösterdikleri özene bakarak belki o zaman “kitap eleştirmeni” unvanını hak edenleri görebiliriz. Emek ve özen çok önemli kendi adıma. Hangi iş için olursa olsun benim kıstasım budur. 

Sosyal mecralar üzerinden paylaşımlarda bulunurken önemli faktörlerden birisi de kitle iletişimi. Takipçilerinizle iyi bir iletişim kurmaya çalışıyorsunuz. Onlarla iletişim kurarken en çok neye dikkat edersiniz?    

Benim kendi adıma en mutlu olduğum konulardan biridir bu. Çünkü ilk başladığım günlerden beri beni izleyen ve elimi attığım her platformda destekleyen öyle samimi bir “kitap ailem” var. Kelimelerle anlatmanın çok zor olduğu bir duygu bu. Özellikle okuma maratonlarına düzenli olarak katılan ve Kitap Dünyam’ı bir okul gibi gören çok sevdiğim, saydığım insanlar var. İletişim kurarken de sanırım en önemli nokta bu. Samimi olmak. Zaten sosyal medya, yapay olanı veya çıkar elde etmeye çalışanı elemeye odaklı bir gene sahip. 

Bir eseri incelemeniz ve doğru tespitler elde edip bunu takipçi kitlenize sunmanız, ortalama olarak ne kadar vaktinizi alıyor? İyi bir değerlendirme sunabilmek için kullandığınız yöntemler var mı? 

Kitap incelemesi hazırlamak benim belki de video üretirken veya paylaşım yaparken vaktimi en çok harcadığım konudur. Kendimi aşırı sorumlu hisseder ve diğer videolara göre günlerce süren hazırlık yaparım. Eserin sahibine, eseri okuyan ve başkalarının fikirlerini merak eden okurlara, eseri hiç okumamış ama okumak için gerekçe arayanlara ve belki de yayınevine… Ben bu sorumlulukları çok önemsediğim için eser incelemelerinde çok hassas davranıyorum. Yöntem olarak sık uyguladığım şey, eseri not alarak ve sindirerek okumaktır. Diğer önemli nokta da yazarın hayatına ve döneme hâkim olmaktır. Bunlar tamam olduktan sonra esere dair yazılan, çizilen, söylenen her detaya bakar ve kendi fikirlerimi başka fikirlerle beslemeye çalışırım. Ortaya çıkan şey bana doyum yaşatırsa bunu takipçilerimle paylaşırım. 

Özellikle düzenli kitap okuma alışkanlığı olan insanlarda karşılaştığımız sorunlardan birisi de ‘’Reading Slump’’. Siz de böyle bir sorunla karşı karşıya kaldınız mı? Bu sorunla başa çıkmak için okurlara verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir? 

Benim bu konuyla ilgili bir video düşüncem var uzun zamandır. Özellikle bu kavramın kitap kurtları tarafından kullanılmasına karşılık. Çok yapay geliyor çünkü bana. Yabancı “bookstagrammer”lardan görülen ve üstüne basa basa kullanılan bazı kavramlar bunlar. “Bu aralar kitap okuyamıyorum.” cümlesinin içtenliğini seviyorum ben. Şayet “Bu aralar kitap okuyamıyorum.” diyenlere en büyük tavsiyem bu aralar biraz dinlenmeleridir. Zorla kitap okumanın anlamı yok. Ama süreç çok uzuyorsa o zaman sıkıntı vardır. O durumda da hemen “en sevdikleri” alanla ilgili ilgi çekici bir şeyler okumayı denesinler derim. Bilim, tarih, edebiyat, din fark etmez. Burada ilk etapta amaç o kitabı haz alarak bitirmek. Sonrası gelir zaten. Ben okumaktan koptuğumu hissettiğimde tarih, din veya bilim kitaplarına yönelir, orada nefes alır dönerim edebiyata. Belgesel izlemek de güzeldir, öğrenme aşkını tetikler. O aşk olmadan “reading slump”tan çıkamazsınız zaten.

Bir ‘’bookstagramer’’ olmak aynı zamanda iyi bir sosyal medya yönetimi ve içerik üretimini de beraberinde getiriyor. Bunun için yardım aldığınız oluyor mu yoksa sürecin tamamını siz mi yönetiyorsunuz? 

Kesinlikle iyi bir yönetim mekanizması şart. Benim son zamanlarda yapamadığım gibi… İkinci çocuktan sonra çok aksadı o mekanizmam. Zaman yönetimim çok zayıfladı. Öyle olunca ister istemez sizi takip eden coşkulu kalabalıkla bağınız zayıflıyor. Sosyal medya suskunluğu kaldırmıyor, burası kesin. Yardım almıyorum, maddi karşılık beklemediğim için de bugüne kadar kör topal böyle ilerledik. Ancak ailemiz genişledikçe ihtiyaçlar artıyor. Belki ileride hayalini kurduğum daha sistemli organizasyonu kurabilirim. 

İşiniz gereği farklı türlerde pek çok eser okuyorsunuz. Okumaktan zevk aldığınız bir tür var mı? Bu türdeki eserleri diğer eserlere kıyasla daha iyi bir şekilde mi değerlendirmeye çalışırsınız? 

Ben tam anlamıyla bir “edebiyat” okuruyum diyebilirim. Edebî olmayan bir metinden kolay kolay haz alamıyorum. Bu nedenle ağırlıklı olarak o yönde paylaşımlar yapıyorum. Aslında en az edebiyat kadar haz aldığım diğer alanlar da “din, mitoloji, tarih”tir. Bu alanlar farklı bir tartışma kültürü gerektirdiği için şimdilik bunları kendime saklıyorum diyebilirim.

Sizi fazlasıyla etkileyen eser neydi? Herkesin mutlaka okuması gereken beş kitap tavsiye etseydiniz bunlar hangi eserler olurdu? 

Beni etkileyen eser sayısı çok sınırlıdır. Seçerek okumalar yaptığım için doğal olarak okuduğum çoğu eseri severim ancak “etkilemek” başka bir şey. Kendi açımdan bir eserden etkilenme kıstaslarım edebî zekâ ve dilin kullanımıdır. Edebiyatın tek malzemesi kelimedir. Bu sanatı icra eden kişiler olayları yavan bir şekilde anlatıp öylece çekip gidemez, gitmemeli. Anlatılacak konu çok. Önemli olan mermeri incelikle heykele çevirmek. Bu açıdan şu 5 kitap oldukça etkileyicidir bana göre: 

(Alfabetik olarak) 

Gargantua 

Gölgesizler 

İnce Memed  

Puslu Kıtalar Atlası 

Yüzyıllık Yalnızlık 

Uzun zamandır sürdürdüğünüz faaliyetlerden birisi de gerçekleştirdiğiniz okuma grupları. Sizce okuma gruplarının bireye kişisel, zihinsel ve düşünsel yönden faydaları nelerdir? 

Yeni bir etkinlik tarzı bu. Gururla söylüyorum ki yıllardır çok kalabalık bir sayıyla yorulmadan düzenliyoruz bu maratonları. Dile kolay, her maraton tam bir yıl sürüyor. Ama gruplarımızdaki o okuma aşkını sadece yaşayanlar bilir sanırım. Bir diğer gurur verici konu ise bu işi belli bir düzen içinde ilk kez böyle uygulayan en kalabalık kitap ailesiyiz. Bu okuma gruplarımızda aklınıza gelecek her meslek türünden okurlar var. Kitapları okuduktan sonra “yorum geceleri” düzenliyor ve mümkünse yazarı ile söyleşi düzenliyoruz. Katılan okurlara zihinsel ve kültürel yönlerini katkılarını varın siz düşünün. J Bu söyleşiyi okuyan değerli kitapseverleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız. “Kitap Dünyam” Youtube kanalından maraton duyurularımızı yapıyorum. Instagram’dan da ulaşarak sürece daha hızlı dâhil olabilirler. Unutmayalım ki “Kitap, en gürültülü suskunluğumuzdur.” Gelin birlikte susalım.  

Bana bu söyleşi ile düşüncelerimi sunma olanağı sunduğunuz için çok teşekkür ederim. 

Kitap Dünyam Youtube kanalını incelemek isteyenler için aşağıya son videosunu bırakıyoruz 🙂

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Sanat Duvarı

Sanat Duvarı

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir