Join the Club

Get the best of Editoria delivered to your inbox weekly

Herkesin Bildiği Kimsenin Tanımadığı: Marilyn Monroe

yazı: Melisa Güller O Kız Da Kim?1 Haziran 1926’da, Norma Jeane Mortenson adlı bir kız çocuğu, Los Angeles, California’da gözlerini açtı. Bu kız çocuğu, ilerleyen yıllarda Amerikan sinemasının en ünlü yüzlerinden biri olacak ve tüm dünyada Marilyn Monroe olarak bilinecekti.Yetimhanede geçen bir çocukluk, fabrikada çalışmakla geçen zaman ve 16 yaşında gerçekleştirdiği bir evlilikten sonra, bir …

yazı: Melisa Güller

O Kız Da Kim?

1 Haziran 1926’da, Norma Jeane Mortenson adlı bir kız çocuğu, Los Angeles, California’da gözlerini açtı. Bu kız çocuğu, ilerleyen yıllarda Amerikan sinemasının en ünlü yüzlerinden biri olacak ve tüm dünyada Marilyn Monroe olarak bilinecekti.

Yetimhanede geçen bir çocukluk, fabrikada çalışmakla geçen zaman ve 16 yaşında gerçekleştirdiği bir evlilikten sonra, bir fotoğrafçının yardımıyla üne kavuşmakta ilk basamaklarını tırmanan Norma Jean, kısa süre sonra büyük yapım şirketleriyle anlaşma yaparak şimdi bildiğimiz Marilyn Monroe’ya dönüştü.

Gerçekten Marilyn Monroe’yu Tanıyor Musunuz?

Marilyn Monroe denince, insanların aklına belki de en çok rüzgarda uçuşan beyaz elbisesiyle gülümseyen sahte sarışın hali gelir. Pop kültürünün en ikonik anlarından biridir zaten Marilyn Monroe’nun o mazgallar zerindeki pozu. Birçok insan, filmlerde ya da fotoğraflarda görüp “Ne güzel bir kadın” diye geçirmiştir içinden; 1950’lerde de, 2020’lerde de. Yine de birçok insan, aslında bilmez Marilyn Monroe’nun güzel bir yüzden daha fazlası olduğunu.

Daha 12-13 yaşlarındayken bir belgesel izlemiştim Marilyn Monroe hakkında. O belgeseli izleyene kadar hakkında çok şey bilmeyenlerdendim ben de. Belgesel sona erdiğinde, etkisinden çıkamamıştım. Birkaç hafta boyunca insanlara Marilyn Monroe hakkında bilgiler veriyor, Marilyn Monroe’lu defterler, onun hakkında kitaplar arayıp alıyordum. Üzerinden çok zaman geçmesine rağmen hala etkisinde olduğumu söylemeliyim.

Marilyn Monroe, çok iyi bir oyuncuydu. O kadar iyiydi ki, insanlar filmlerde sık sık canlandırdığı “aptal sarışın” rolünü gerçek sandılar; Marilyn’in günlük hayatındaki kişiliğini, oynadığı filmlerdeki karakterlerinin kişiliklerinden ayırt edemediler. Rolünü çok iyi canlandırdığı için yönetmenlerden ve senaristlerden hep aynı tür karakter teklifleri geliyordu. Sinema sektörü, günümüzde olduğu gibi 1950’lerde ve daha öncesinde de oldukça cinsiyetçiydi. Kadın oyuncuların yapmak zorunda oldukları anlaşmalar, erkek partnerlerinin kazançlarının çeyreğini almaları, set içinde ve dışında yaşadıkları tacizler ve daha fazlası… Marilyn Monroe da fakir bir aileden gelen ve hayalleri olan genç bir kadın olarak Hollywood’un istismarcı erkeklerine karşı savaş vermek zorunda kaldı.

Marilyn Monroe, kitap okumayı çok seven; nazik, utangaç ve özgüvenli bir ruhtu. 430 kitaptan oluşan kişisel bir kütüphanesi vardı. Irkçılığın had safhada olduğu 1950’ler Amerika’sında, beyaz ayrıcalığına sahip olan biri olarak, dünyanın tanıdığı en yetenekli caz sanatçılarından Ella Fitzgerald’a sahnede yer vermek istemeyen West Hollywood’daki bir kulüpte Fitzgerald’ın çıkması için kulübün sahipleriyle iletişime geçti.

Kadınların, zamanın başından beri sokulmaya çalıştığı kalıplar; bir kadının hem ‘güzel’ ya da ‘çekici’ olup hem de ‘zeki’ ya da ‘çalışkan’ olamayacağına dair düşünce yapısı; kadının ‘annelik’ ya da ‘seks sembollüğü’ arasında yaptırılmaya zorlandığı seçim, Marilyn Monroe’nun kısa süren yaşamı boyunca karşı karşıya kaldığı sorunların temelini oluşturuyordu. Çünkü kadın olmak, toplumun gözü önünde bir kadın olmak, ayaklı bir hedef tahtası olmak demekti; hala da öyle.

“Hayatta mutlu hissediyor muyum? Bir bakalım… Umarım mutluluğu buluyorumdur diyelim… Genel olarak mutlu değilim sadece, eğer genel olarak bir şeysem, genel olarak zavallıyım.”

Bültenimize Katılın

Bu yazıyı beğendiniz mi? Aylık bültenimize bayılacaksınız.

Sanat Duvarı

Sanat Duvarı

Yorumlar

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir