yazı: Şevval ÖzbekYazarlık ve çevirmenlik yapan Tezer Özlü hem Türk Edebiyatı hem de Türkiye’den Nobel Ödülü’ne aday gösteriln ilk kadın yazar olan Leyla Erbil için çok önemli bir yere sahiptir. Mektuplaşmaları sayesinde Tezer Özlü ve dönemi hakkında çok önemli bilgilere sahip oluruz. Az ama öz yazan Tezer Özlü’nün eserlerinde hayatında olduğu gibi kasvetli bir hava …
yazı: Şevval Özbek

Yazarlık ve çevirmenlik yapan Tezer Özlü hem Türk Edebiyatı hem de Türkiye’den Nobel Ödülü’ne aday gösteriln ilk kadın yazar olan Leyla Erbil için çok önemli bir yere sahiptir. Mektuplaşmaları sayesinde Tezer Özlü ve dönemi hakkında çok önemli bilgilere sahip oluruz. Az ama öz yazan Tezer Özlü’nün eserlerinde hayatında olduğu gibi kasvetli bir hava hakimdir. Aynı durum etkilendiği hatta hayran kaldığı Italo Svevo, Franz Kafka ve Cesare Pavese gibi yazarlarda da aynıdır. Yaşamın Ucuna Yolculuk, Çocukluğun Soğuk Geceleri ve Kalanlar en bilindik eserleri arasındadır. Tezer Özlü’nün ölümünden sonra Leyla Erbil’in hazırladığı Tezer Özlü’den Leyla Erbil’e Mektuplar sayesinde hem Tezer Özlü hem de Tezer Özlü’nün Leyla Erbil ile olan ilişkileri hakkında çok değerli bilgiler edinebiliyoruz.
Tezer Özlü ve Leyla Erbil’in Birbirlerine Verdikleri Sözler
Tezer Özlü’nün küçüklüğünde kardeşleri sayesinde tanışan dönemin aydını ikilinin ilişkileri özellikler Tezer Özlü’nün büyümesi ile daha da kuvvetlenmiştir. Tezer Özlü’nün sıklıkla mektuplarında ‘en sevgili arkadaşım’, ‘tek dostum’ ve ‘beni en iyi anlayan kişi’ diye bahsettiği Leyla Erbil ile Tezer Özlü birbirlerine iki konuda söz vermişlerdir. İlki evlilik kurumunu ve eşlerini anlattığı bir roman yazmaktır. Leyla Erbil bu sözü Mektup Aşkları ile yerine getirirken, Tezer Özlü erken vefatı sebebiyle ne sözünü tutabilmiştir ne de Leyla Erbil’in romanını okuyabilmiştir. Verdikleri ikinci söz ise mektuplarını yayımlamaktır ve Tezer Özlü’nün vefatından sonra Leyla Erbil bu sözü yerine getirir.

Tezer Özlü ve Hans Peter
Tezer Özlü ve Hans Peter’ın birlikte oldukları ilk dönemlerde Leyla Erbil ve Tezer Özlü aynı semtte, Arnavutköy, yaşamaktaydılar. Sevdiklerinin birbiriyle dost olmasına değer veren Tezer Özlü, Hans Peter İstanbul’da iken Leyla Erbil ile tanıştırır. Hans Peter için sıklıkla ‘Bu adam benim ölümüm.’ ve ‘Kafatasım bu; kendi ölümüm’ diyen Tezer Özlü’yü Leyla Erbil başta anlayamaz ama Tezer Özlü, Hans Peter’ın yurdunda, onun eşi olarak ve onun kollarında vefat edince Tezer Özlü’nün bu sözleri Leyla Erbil’e daha bir anlamlı ve güzel gelir. Ayrıca, tatlı bir tesadüf müdür, kader midir bilinmez Tezer Özlü’nün ve Hans Peter’ın ellerindeki damarlar ve hatta damarların rengi aynıdır. Tezer Özlü ‘Cildimizin rengi, damarlarımızın kabarıklığına, yeşiline bak, ne kadar da birbirinin eşi, şu dolaşımın haritasına bak, ölümüm bu benim.’ derken Leyla Erbil kendi eline bakar ve kendi elindeki damarın ve renklerin onlarınkinden farklı olduğunu görür.
Türkiye ve Almanya’da Edebiyat
Tezer Özlü ve Leyla Erbil sıklıkla o dönemki edebiyattan bahseder ve o dönemki edebiyatı eleştirirler. Türkiye ve Almanya’da edebiyatın cahillerin elinde olduğundan bahsederler. Tezer Özlü, Can Yücel gibi büyük bir şairin adının geçmemesini komik bulur.
Benzeyen Yönleri
İki yakın dost olan Tezer Özlü ve Leyla Erbil dostlukları sayesinde midir bilinmez birbirlerine pek çok konuda çok benzer bulurlar. Bu benzerliklerini Tezer Özlü mektubunda şöyle dile getirir: ‘Tabi sende, ya da bende sana benzeyen çok yönler var. Mektubunu okuduktan sonra otobüs beklerken bunları düşündüm. Erkeklerin beğendiği, istediği bir kadınsın. (Sana söylediklerimi kendime de söylüyorum.) Hep sevildin. Güzelsin, temizsin (…) Sonra senin, benim gibi (galiba kendimi çok koydum bu işin içine) eleştirici yanın çok güçlü. Sonra cin gibisin, bir kere kendi kendini iyi gözlüyorsun. Bu gariban insanlar ne kendilerinin, ne yazdıklarının farkındalar. Zaten farkında olsalar bunları yazmazlar. Cahil insanlar. Aksaray Köftecisi ne ise, bunların yaptıkları edebiyatta bu… Ne büyük acı ki, topluma yön verecek olan yazarlar, kendi kendilerinin bilincinde değiller. Dünyanın ve dünya yazınının ne olduğunu bilemiyorlar.’
Tezer Özlü’nün Yazı Hayatı
Tezer Özlü yazı yazarken spesifik konular üzerinden yazmayı tercih etmez aslında çevresine bakan biri için binlerce konu görebildiğini söyler ama o ünlü veya aktüel olmak istemediği söyler. ‘Küçük bir kitap yaparsam, okuyana bir şey versin, içini dalgalandırsın, onu huzursuz etsin istiyorum.’ der. Aynı zamanda başka bir mektubunda yazı yazmasının nedeninin Leyla Erbil ve onun yüreklendirmesi olduğunu söyler.

Berlin, Almanya
Tezer Özlü Berlin’de bulunduğu yılların ilk kez düşüncelerinin derinlerine inme olanağı bulduğu için yaşamının en önemli yılları olduğunu söyler. Ayrıca depresyonla sık sık mücadele eden Tezer Özlü’yü Berlin de etkilemiştir. Bu konu ile ilgili ‘Bugün radyoda Federal Almanya’da geçen yıl intihar edenlerin sayısını verdiler. 13 bini aşıyor. Günde 50 kişi. Ne korkunç bir sayı. Anarşiden öte. Burada kapitalist gelişimin bunalımını yaşayan insanların çıkmazı ve sorunları bizden daha mı güç, bilemiyorum. Bu açıdan dönecek bir yerimin olması beni çok mutlu kılıyor.’ der Tezer Özlü.
İsviçre’de Hans Peter ile
Hans Peter ile evliliğinden sonra Tezer Özlü ve Hans Peter İsviçre’ye taşınır. Tezer Özlü mektuplarında İsviçre’de olmaktan ne kadar mutluluk duyduğundan bahseder. İsviçre’nin çok sessiz olduğunu ve orada onu sinirlendirecek veya huzurunu bozacak durumların bulunmadığını söyler. O dönemde Hans Peter ile Avrupa’da birkaç ülkeyi de gezme fırsatı yakalar ve aynı zamanda Hans Peter ile olan ilişkilerinin de yolunda gittiğini vurgular.
Tezer Özlü’nün Son Zamanları
Bir sabah Tezer Özlü uyanınca koltuk altında iki ve göğsünde ise bir tane kitle fark eder ve kanser olduğunu öğrenir sonrasında eski dostu depresyon kapısını çalar ve depresyon geçirir. Haftalarca yatağa bağlanmalar, ilaçlar, hastaneler derken Tezer Özlü çok zor bir dönemden geçer ve o dönemlerde Leyla Erbil’e yazdığı mektupta ‘O kayış içinde 2-3 kere öldüm, ama kendimi dirilttim.’ der ve mektubunu ‘Yediğin, içtiğin, gördüğün her şeyi benim için de yap. Geceleri acıdan kıvranıp duruyorum. Korkmuyorum. Hastayım ama mutluyum. Bana en güç gelen, Deniz’den ayrılmak. Bakalım. Müthiş kitabını duyarlılıktan daha okuyamadım. Senin, Demir’in, benim kitabın aynı yıl çıkması ne güzel. (…) Sonsuz sevgiyle öperim. Bana yaz. Bir kere de benim için yüz.’ diyerek sonlandırır. Sonrasında Tezer Özlü altı ay bile geçmeden hayata gözlerini yumar.
Alıntı
Ben Tezer Özlü’nün sıkıntılarının, büyük ölçüde, kışkırtılan bu toplumsal şiddetten, korkudan kaynaklandığına inananlardanım. Burada Baudelaire için söyleneni anımsıyorum, ‘Baudelaire’i çıldırtan Fransız emperyalizmiydi…’ Hepimizi de öyle!’’ (Leyla Erbil’in kitabın başında Tezer Özlü’yü anlattığı kısımdan alıntı)
Kaynakça
Tezer Özlü’den Leyla Erbil’e Mektuplar-Hazırlayan: Leyla Erbil
