yazı: Melisa Güller “...Bence aşık olan herkes biraz kaçıktır zaten. Yapılacak en çılgınca şeylerden biri bu. Deliliğin toplumca kabul gören şekli gibi.”‘O’ Kim?Hissetmeye duyulan insani ihtiyacın biraz depresif, biraz gerçekçi bir şekilde ele alındığı son on yılın en çok adını duyuran filmlerinden biri ‘her'. Filmin adı duyulduğunda, insanın aklında pek bir şey canlanmıyor; ‘her’ İngilizce’de …
yazı: Melisa Güller
“…Bence aşık olan herkes biraz kaçıktır zaten. Yapılacak en çılgınca şeylerden biri bu. Deliliğin toplumca kabul gören şekli gibi.”
‘O’ Kim?
Hissetmeye duyulan insani ihtiyacın biraz depresif, biraz gerçekçi bir şekilde ele alındığı son on yılın en çok adını duyuran filmlerinden biri ‘her’. Filmin adı duyulduğunda, insanın aklında pek bir şey canlanmıyor; ‘her’ İngilizce’de ‘o’ anlamına gelen bir zamir. Bu, manidar bir isimlendirme olmuş film için. Çünkü filmde bahsedilen ‘o’ bir insan değil, bir kişi değil, bir işletme programı. Belki de sadece filmin ismi bile bize çok şeyi anlatıyor.
Joaquin Phoneix’in canlandırdığı karakterin bir işletme programı ile kurduğu bağ, ‘aşk’a dönüşüyor. Fütüristik bakış açısıyla çekilmiş bu filmde ele alınan insan-işletim sistemi ilişkisi birçok açıdan insan-insan ilişkisiyle benzer. Çıkılan randevular, edilen iltifatlar, kıskançlık, kavga, barışmak, ayrılık, hüzün, özlem, sevgi… Herhangi bir ilişki içinde geçen ve insanın yaşamaktan kaçınamadığı durumların aynısını bu çok da uzak olmayan bir geleceği anlatan yapımda insan ve ‘robot’ arasında görmek mümkün.

Ruh Eşiniz Ya Bir İşletim Sistemiyse?
Filmi izlerken akılda tonla soru oluşuyor; Böyle bir gelecekte yaşasaydım partner olarak vücudu olmayan bir bilgisayar programını seçer miydim? Bu insan dışı varlıkla olan ilişkimin ‘mutlu son’a ulaşabileceğime inanabilir miydim? İşletim sistemi ile çıktığını söyleyen arkadaşıma vereceğim tepki ne olurdu? Aramızdaki farklılık ilişkimizi etkilese bile aşık olur muydum? Ya bir işletim sistemine aşık olursam?
Bu sorulara kesin cevap veremesek de insani değerlerin yerini bilgisayarlara bıraktığı, teknolojik kapitalist bir sistemde yaşayan ana karakterimiz aşkı ararken, aşkın insani sınırlarla tanımlanamayacak bir şey olduğunu buluyor diyebilirim kendi adıma. İnsani ihtiyaçların, “sevilmek”, “anlaşılmak” gibi insani ihtiyaçların teknolojiyle ve getirdiği insana benzerx ama insan olmayan varlıklarla karşılanamayacağı düşüncesi beliriyor film bittiğinde akıllarda, çünkü her ne kadar insani sınırlarla ve kurallarla tanımlanamayacak bir şey olsa dahi “aşk”, sadece insanların karşılayabileceği bir duygu.
