Yazı: Gamze YılmazCall Me by Your NameCall Me by Your Name, yönetmenliğini Luca Guadagnino‘nun yaptığı 2017 çıkışlı romantik drama filmidir. Filmin senaryosu James Ivory tarafından, André Aciman‘ın 2007 yılında çıkan aynı adlı romanından uyarlandı.Bir HikayeFilm bizlere LGBT hikayesine dalabilmek için LGBT topluluğunun bir parçası olmamız gerekmediğini çok güzel bir şekilde gösteriyor. Tamamen doğallıkla, kendiliğinden gelişen bir aşk hikayesi sunuyor. …
Yazı: Gamze Yılmaz
Call Me by Your Name
Call Me by Your Name, yönetmenliğini Luca Guadagnino‘nun yaptığı 2017 çıkışlı romantik drama filmidir. Filmin senaryosu James Ivory tarafından, André Aciman‘ın 2007 yılında çıkan aynı adlı romanından uyarlandı.
Bir Hikaye
Film bizlere LGBT hikayesine dalabilmek için LGBT topluluğunun bir parçası olmamız gerekmediğini çok güzel bir şekilde gösteriyor. Tamamen doğallıkla, kendiliğinden gelişen bir aşk hikayesi sunuyor. Bu açıdan türlerinden ayrılarak
özgün, izlenmeye değer kılacak bir hikaye barınırıyor. İzlerken belki de çoğumuzun deneyimlediği o unutulmaz yaz aşklarını anımsatıyor.
Hikayeye girecek olursak başrolümüz Elio, 1983 yazında kuzey İtalya’da bir yerde Katolik ailesiyle birliktedir. Vaktini kitap okuyup, enstrüman çalarak, şarkılar yazarak ve Marzia ile flörtleşerek geçirirken evlerine yeni birisinin dahil olmasıyla kendini keşfetme sürecine girer. Amerikalı lisansüstü öğrencisi Oliver, stajını Elio’nun profesör olan babasının yanında yapmak için İtalya’ya gelmiştir. 6 haftalık stajında Elio ile aralarında romantik bir ilişki gelişecektir.
Hikaye aslında filmin sadece bir parçasıdır. Film en çok da hikayeyi nasıl aktardığımızdır; görüntülerden tutun müziklere, kostümlere kadar. Luca Guadagnino bu unsurların hepsini ustalıkla aktarmıştır. Kamera planlarında detaylara önem vermiş ve hep doğanın yeşilliğini ön plana çıkarmıştır. Bu filmi kışın bile izleseniz yazın o içimizi kıpır kıpır eden enerjisine girmeden edemiyorsunuz. Çimenli yolları, meyve bahçeleri, masmavi deniziyle sakinleşerek filmden aldığınız hazzı katlandırıyorsunuz.
Bir Detay
Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bana katılacağınızdan emin olduğum birkaç detayı fark ettim. Elio’nun etkileyici görünüşü, kendini beğenmiş tavırlarıyla ve sofistike duruşuyla birleşinçe dışarıdan ilişki kurulması zor biri gibi duruyor olabilir. Nitekim Oliver da bu yüzden Elio’ya olan ilgisini bir süre bastırmaya çalıştığını itiraf ediyor. Kitap Elio’nun ağzıyla yazıldığı için onu daha iyi tanıyabilirken filmde yönetmen bunu değiştirerek daha objektif bir açıyla bakmamızı sağlıyor. Dolayısıyla da karakterlerin nasıl biri olduğunu çözümlememiz zaman alabiliyor veya eksik kalabiliyor. Örneğin kitapta Elio’nun Oliver ile ilk anlardan itibaren ilgilendiğini bilirken filmde tam tersine sinir bozucu bulduğunu düşündük. Elio’nun ilişkiler konusunda da tam bu sebepten içinde meraklı, oldukça çocuk kendini keşfetme sürecinde olan biri olduğunu geç fark ediyoruz. Biz geç fark etsek de bazı şeyleri annesi en başından beri biliyordu. Baş karakterlerimizin arasında yükselen tansiyona rağmen annesiyle bahçede otururlarken ”Ondan hoşlanıyor musun,? Bence o senden hoşlanıyor, senin sandığından da fazla.” diyerek açıkça hoşlantılarını bildiğini söylüyor. Eşcinsel bir ilişki yürütmenin yanlış bir şey olmadığını tek savunan annesi değil, babası da destekliyordu. Eşcinsel bir çiftin yemeğe geldiği akşam Elio’nun giymemek için direndiği gömleği ve babasının ”Kocaman oldun, insanları olduğu gibi kabul edeceksin. Ne kusurları varmış?… eşcinseller diye mi yoksa çok gülünçler diye mi?” şeklindeki cümlelerini duymuştuk.
Yönetmenin elindeki bu güçlü hikaye LGBT bireyler tarafından bir savunucu olarak görülürken yönetmen verdiği bir röportajda ”Bu film, nereden ve neye doğru gelirse gelsin, sevgi ve arzunun çiçek açması hakkındadır. Bu yüzden, herhangi bir cinsiyet gündemiyle oyuncu seçmeyi asla düşünemezdim. Bence insanlar o kadar güzel ve karmaşıklar ki, cinsiyet teorisine ne kadar hayran olsam da Judith Butler’ı [Amerikalı toplumsal cinsiyet teorisyeni] uzun süre inceledim. Oyuncularımı hiçbir şekilde araştırmamayı veya etiketlememeyi çok daha fazla tercih ediyorum. Ben sadece aşık olduğum aktörleri ve aktrisleri seçtim onlar için gerçekten bir duygu, onları görünce bir beklenti ve coşku duyuyorum ve onlara olan duygusal güvenimin kimyaya karıştığına inanıyorum. Bu hep böyleydi ve umarım gelecekte yanılmam.” sözlerini kullanıyor.

Bir Sahne
Gel gelelim hepimizin aklına kazınmış olan şeftali sahnesi. Elio epey sinirlenir. Ancak sinirlenmesinin asıl sebebi şeftaliyi tatması değil Oliver’dan ayrılacak olmanın üzüntüsü içerisinde olmasıdır. İzlerken gözleri dolmayan oldu mu? Sevdiğin birinden ayrılmanın zorluğu kadar az şey var. Yalnız bu sahnede şeftalinin ayrılığı değil mutlu bir birleşmeyi sembol ettiğini biliyorum. Çin mitolojisinde şeftali Çin sanatında ve masallarında sıklıkla yer alan uzun ömür ve ölümsüzlük sembolüdür. Bir masala göre de erkek bir fahişe en olgun ve tatlı şeftalilerden seçer, bir ısırık aldıktan sonra imparatora verir. İmparator bu jestten öyle büyülenir ki ona olan sevgisini ilan eder. Bu masaldan beri Çin kültüründe iki erkek arasındaki aşk, şeftali paylaşımı olarak görülür. Filmin birçok yerinde yer verilen şeftali, aşkın ölümsüzlüğünü simgeliyor. Son sahnelerde acılı bir ayrılık görmemize rağmen bu simgelere tutunmalı ve aşkın ölümsüzlüğüne inanmalıyız.

Bir Yorum
Bazı filmlerin diyalogları sağlam sinematografisi zayıftır. Bazılarında ise tam tersi olur. ”Call Me by Your Name” ise çoğu açıdan bakıldığında başarılıydı. Kameranın ellere özen göstermesi, müziklerin dönemini çok tatlı bir şekilde yansıtması, kostümlerin kişiliklere ve yaza olan uyumu, izlerken hissettirdiği sıcakkanlılık benim filmde en hoşuma giden şeyler oldu. Devam filminin gelip gelmeyeceği hakkında net bir bilgiye sahip değiliz fakat devamı gelse de gelmese de çoğumuzun dönüp tekrar tekrar izleyeceği bir film olacak.